15 Temmuz gecesi ses kaydı iddiası
Zamanın açığa vurmadığı hiçbir sır yoktur.
Öncelikle belirtmek isterim ki milyonların merakına mazhar olan Sedat Peker’in organize suç lideri değil, organize suç ortağı olduğunu artık anlamış olmalıyız.
Zira Peker, suçları ifşa ederken bakanları zan altında bırakacak iddialarda bulunuyor ve devletten gelen açıklamaların ise birkaç gün sonra belgelerle boşluğa düşürülmesi devlet içinde iktidara karşı büyük bir mücadelenin olduğunun göstergesidir.
Örneğin eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlunun Venezuela gezisi için açıklamalarda bulunmuş, aşı ve test kiti götürdü demişti. Fakat gerçekte durumun öyle olmadığı iki üç gün sonra anlaşıldı, Venezuela’dan yapılan açıklamayla.
İçişleri Bakanı, Venezuela ile kokain ticareti konusunda fiziki iletişim kuramadığını açıklamıştı. Oysa nasıl oluyor da iletişim kuramadığımız dost bir ülke, Türkiye’nin gündemini sarsacak kayıtları açıklıyor gazetecilere?
Sizce gelen bilgiler daha önceden gelmiş olabilir mi?
İntikam için en büyük fırsat siyaset arenasında menfaat sırlarının ifşasıdır, Türkiye’nin gündeminde olanlar galiba böyle bir şey.
Mafya üyesi konuştukça birileri için çember daralıyor ve o çemberden kurtulmak için yeni cephe açmak hiç gündeme gelmeyecek sırların ifşasına neden oluyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, iddialar karşısında stratejik olarak kendini savunamıyor ve ilgiyi farklı odaklar üzerinde yoğunlaştırmaya çalışıyor ama seçtiği hedef kendisini dahi hayrete düşürecek sırlara vakıf.
Soylu yapmaması gereken bir hata yaptı ve kurtlar sofrasına eski Adalet ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı atmaya çalıştı, DYP zamanından gelen husumeti gündeme getirerek…
Geçtiğimiz günlerde “Pike Mehmet” isimli yazımda Ağar’ın devlet içindeki gücünü yazmıştım. Soylu her ne kadar İçişleri Bakanı olsa da kadrolar bir dönem Ağar’la birlikte çalışan mesai arkadaşları. Örneğin İstanbul Emniyet Müdürü, daha Komiserliğinde Ağar’la çalışanlardan biri.
Ağar, hinli kurt Soylu gibilere yem olacak biri değil. Kendisine yakın bir gazeteci üzerinden Süleyman Soylu’ya öyle bir mesaj gönderdi ki izahı olması durumunda çok sayıda siyasinin başı yanar.
t24.com.tr yazarlarından Tolga Şardan, “İçişleri Bakanı Soylu’ya bazı sorular” başlıklı köşe yazısında beş soru sordu:
- 15 Temmuz gecesi yaşananları Gülen cemaatinin organize ettiğinin anlaşılmasıyla birlikte tüm siyasiler TBMM çatısı altına bir araya gelirken, sizin TRT’de bulunma tercihinizin gerekçesi neydi?
- TRT Genel Müdürlüğü bahçesinde yaşananları izlerken yanınızda bulunan Sadık Soylu’nun cep telefonuyla herhangi birisiyle görüşme yaptınız mı?
- Görüşme yaptığınız kişinin; Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi’nce hakkında “uyuşturucu madde sattığı” iddiasıyla başlatılan adli soruşturma çerçevesinde savcılık talimatıyla telefon dinlemesi yapılan bir şüpheli olduğunu biliyor muydunuz?
- Bu kişiyi daha önceden tanıyor musunuz? Sadık Soylu’nun telefonuyla yaptığınız görüşmede, söz konusu kişiyi beraberindeki grupla TRT’ye müdahale etmek amacıyla olay yerine çağırdınız mı?
- Söz konusu kişiyle ilgili telefon dinlemesine ait kayıtların halen Ankara Adliyesi’ndeki adli emanet bölümünde ileride yapılabilecek adli soruşturma için bekletildiğinden bilginiz var mı?”
dedi ve ekledi; “Bu konudaki sorular şimdilik yeter kanımca.”
Bu sorulardan istediğiniz anlamı çıkarabilirsiniz.
Unutmayalım ki Türk devleti, arşivci bir devlettir ve her şey kayıt altına alınır.
Tolga Şardan, mesleki kariyerinde Emniyet ve Adalet teşkilatlarındaki gelişmeler hakkındaki yazılarıyla tanınan bir gazeteci ve Mehmet Ağar’a yakınlığı iddia ediliyor.
15 Temmuz akşamıyla ilgili böylesi bir detayın iddia edilmesi ve adres gösterilmesi kesin bilgi olmadan yazılabilir mi?
Elbette yazılamaz ama sorular cevap ister, cevap olmazsa yeni sorular sorulur ve sonunda iş 15 Temmuz hain darbe girişimini tartışmaya açar. İşte yukarıda İçişleri Bakanı’na sorulan sorular büyük tartışmanın fitilini ateşleyecek cinsten sorular cevap vermezse.
Ankara Adliyesi adli emanet bölümünde bulunan ses kaydıyla alakalı, kimler arasında yapıldığı bilindiğine göre bu iddiayı ortaya atanlar içeriğini de biliyorlardır ama şimdilik bu kadar yeter dediler.
Umarım; 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili bir inanç krizi yaşatmazlar bu ifşalar sonrasında.