Fatih, fetih, gençlik, eğitim ve medeniyet…
İstanbul’un Fethi’nin 570. yıldönümünü kutladık. Senede birgün değil, hergün fetih ruhuyla yaşayalım. Bu yıl farklı bir uygulama yapalım. Her sene İstanbul’un fethini kutluyoruz. Şiirler söyleniyor, konuşmalar yapılıyor. Bir gün sonra unutuluyor. Çağ açıp çağ kapatmak, bu takibi çok büyük bir olay, gurur verici bir başarı. Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Hadis-i Şerifte müjdelenen komutan ve ordu olması da çok önemli bir olaydır. Bilim ve teknik yönünü maalesef hiç konuşmuyoruz.
Sadece askeri başarıyı konuşuyor ve birkaç gün sonra unutuyoruz. Sadece fethi kutlamak değil, o fetih ruhunu ve fethin arkasındaki zekayı doğru anlamak da önemli. Bugün Fatih Sultan Mehmet’i örnek alanlar, neden 6 dil bilmesini, edebiyat, mantık, felsefe, coğrafya, matematik ve astronomi bilgisini örnek almıyorlar? Feth’in arkasındaki planındaki ruh, zihin ve ilmi derinliğine inmeliyiz.
Peki, ülkemizde kaç kişi Fatih Sultan Mehmet’in bilgisini elde etmeye çalışıyor? Oysa Fatih Sultan Mehmet, padişah olmasa bile, bir edebiyatçı, ilim, bilim adamı ve kaşif olarak bile yine tarihte yer ve büyük başarılar ile yer alırdı ama bu yönü üzerinde hiç durulmuyor!
Gözden kaçan en önemli nokta ise; Fatih’i yetiştiren eğitim sistemidir. Neden böyle müthiş bir eğitim sistemi üzerinde durulmuyor. Daha da önemlisi neden Fatih Sultan Mehmet’i yetiştiren bir eğitim sistemi kurup da neden yeni Fatih Sultan Mehmet’ler yetiştirmiyoruz…
İstanbul’un fethinde şunu asla unutmamalıyız;
İstanbul’u fethin asıl şifresi, Fatih Sultan Mehmet’in geçtiği “eğitim sistemi” idi. Çok donanımlı bir eğitim sisteminde yetişti. Hocalarının çok derin ilme sahip olmasıdır. Akşemseddin, Molla Hüsrev, Molla Gürani, Ali Kuşku, Hızır Çelebi gibi hepsi bir ilim deryasıdır. İlim, irfan, hikmet ve hakikat deryaları…
9 yaşında hafız.15 yaşında istihbarat, coğrafya, tarih uzmanı. 19 yaşında uzman savaşçı, ekonomist, deniz uzmanı, dil bilimci. 6 dil bilir. Âlim derecesinde ilim sahibi. Aynı zamanda muazzam edebiyatçı. Silah ve hayvanlar konusunda eğitimli. Daha çok özellikleri de var. 21 yaşında bir deha… Şu anki eğitim sisteminde yetişseydi aynı Sultan Fatih olur muydu?
Sultan Fatih’in sadece istihbarat konusundaki bilgi ve faaliyeti şu anki istihbarat örgütü ve istihbaratçılara taş çıkartır. Meczuplar Ocağı İstihbarat Teşkilatını kurmuş ve çok etkili sonuçlar elde etmiştir. Örnek alınması gereken çok sayıda konu var. Prof. Dr. Heath W. Lowry: “Fatih Sultan Mehmet Han, 10 sene daha tahtta kalsaydı hepimiz Müslüman olacaktık” diyerek bu gerçeğe dikkat çekmiştir.
Bizim şu anki eğitim sistemine giren en zeki çocuk, çıkarken materyalist, seküler, kapitalist ahlaka sahip olup mezun oluyor. Edebiyat konusunda bir şaheserdir. Dil konusunda dil bilimcileri şaşırtır. Avni mahlasıyla güçlü bir edebi yönü var ama üzerinde hiç durulmuyor. Dâru’l Fûnün( İstanbul Üniversitesini) kurdu. Kendisi de bir ilim adamıdır.
Dünya dengeleri, coğrafya, deniz, strateji, ekonomi konularını saymıyorum bile. O eğitim sisteminden geçen biri cihana adalet, huzur, hak, hakikat, ilim, bilim getirmek için direkt harekete geçer. Eğitim sistemi çok önemlidir. Toplumu kitle olarak pasifize etmenin en kestirme yolu eğitim sistemini ele geçirmektir.
Feth’in bu yıldönümünde yapılacak en iyi gündem “Fatihler yetiştiren eğitim” sistemidir. Milli olmak için katma değerli ürün üretip, bunu dünyaya satacak insanları yetiştirmen ve eğitim sistemini de bu temelde kurman lazım. Katma değer demek, bir değerin üstüne değer katmak demek. Neyin üzerine katılacak bu değer? İman, Ahlak, Bilim ve Teknik üzerine…
Mehmet Akif’in hayalini kurduğu Asımın Nesli, Necip Fazıl’ın aradığı Dört inanmış Adam, Nurettin Topçu’nun ilim ve irade ilkesi ile donanmış, Sezai Karakoç’un medeniyet iradesi ile yoğrulmuş gençlik, ancak Fatih Sultan Mehmet yetiştiren böyle bir eğitim sistemiyle yetişir.
Özel okul gibi eğitim veren, profesyonel hizmet ile diploma ve sertifika veren FATİH SULTAN MEHMET STRATEJİ DİL TARİH COĞRAFYA ENSTİTÜSÜ kurulmalıdır. Bunun için; özel, vakıf, devlet yüksek okulu, üniversitesi kurulmalıdır. Dünya dilleri yanında bölge dilleri ve yerel diller de öğretilmelidir. Öncelikle Türk Lehçeleri Enstitüsüne ihtiyaç var. Özümüz Yunus Emre, Sözümüz Türkçe olmalı… Böyle bir maarif seferberliği ivedilikle başlatılmalıdır.
Bunları konuşmalı ve köklü bir eğitim sistemi kurmalıyız. Dini, Teknik ve Fen İlimlerini birlikte veren eğitim kurumları oluşturmalıyız. Ahilik Teşkilatı, Ahi Evrani Veli’nin, Hace Ahmed Yesevi, Nizamimülk Medresesi, Sahn-i Seman Medresesi, Yağbasan Medresesi, Enderun, Bağdat Medresesi, Mısır Medresesi, Karatay Medresesi, Süleymaniye Medresesi, Eyyübiye Medresesi, Takiyüddin Rasathanesi, Buhara, Horasan, Semerkand, Yesi, Harezm, Maveraünnehir ilim, irfan, hikmet, hakikat pınarları….
Yeni bir fetih ruhu taşıyacak bütün gençlerimizin ideali, mefkuresi, biricik dâvâsı ‘Fatih gibi olmak’tır. Elbette beldelerden, memleketlerden, şehirlerden önce gönüller fethedilmeli, yürekler kazanılmalı ve insanların kalbinde evvelâ taht kurulmalı, Osmanlı’nın en büyük padişahlarından Fatih Sultan Mehmed’in de zaten başardığı budur. Önce insanlara güven, cesaret, ümit verdi, ardından imanlı serdengeçtilerle yola çıkıp alınamaz denilen İstanbul’u fethetti.
Yeni yüzyılda, yeni Türkiye’de, ilim, irfan, hikmet, hakikat yolunda bilim ve teknikte ilerleyecek yeni bir maarif sistemiyle, yeni bir sayfa açarak ve medeniyet kollarımıza dönerek büyük bir başlangıç yapmalıyız.