İBB, Divanhane’yi yaşatmanın peşinde
Kasımpaşa’da bulunan Divanhane Eski Karakol Binası, Koruma Kurulu’nun ön gördüğü gerekçelerin ortadan kalkmasına rağmen yok ediliyor. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, iş makineli yıkımın gerçekleştirildiği çalışmanın, ortada artık hiçbir neden olmamasına rağmen devam ettirildiğini söyledi.
Yargı sürecinin başlattıklarını kaydeden Polat, “Karakol Binasına kefen mi biçtiniz, tabuta mı aldınız? Bu görüntü neyin nesidir. Saygın ve uygun bir iş yapıyorsanız, bu kadar bekleyerek, gizleyerek, her denetlemede yetkili birimlerimizi engelleyerek neyi gizliyorsunuz” diye sordu.
Koruma Kurulu, Divanhane Eski Karakol Binası’nın yıkılması, yerine ise daha geniş bir yol ve kavşak yapılmasını içeren projeye onay verdi. 19. yüzyıla tarihlenen Sultan Abdülaziz’in yapısı mekan, kurul kararına dayanan çalışma sonucu geçtiğimiz Şubat ayında, iş makineli ve hiltili yıkıma maruz kaldı. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Osmanlı yapılarıyla kuşatılmış Kasımpaşa Meydanı’nda yer alan Divanhane Eski Karakol binası önünde yıkımla ilgili açıklamada bulundu. Alınan yıkım kararının tarihi bir hata olduğuna dikkat çeken Polat, “Binanın yıkılması için hiçbir gerekçe de kamusal fayda da yok. Burada yapılan, tarihi kimliğin yok edilmesidir. Tarihi eser yıkımları İstanbul’un Osmanlı kimliğinin yitirilmesidir” dedi.
Polat, İstanbul’un bir tarih ve medeniyet kenti olduğunu belirterek, Sultan Abdülaziz eseri Divanhane Eski Karakol Binası’nın eşsiz bir kentsel değer taşıdığını söyledi. Yapıda süren çalışmanın 2014 yılında Kültür Bakanlığı Koruma Kurullarının onayıyla başlanan tasarı olduğunu da aktaran Polat, projenin onay sürecini şöyle özetledi:
“Proje, Ulaştırma Bakanlığı’nın talebiyle Haliçport Projesi kapsamında talep edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunuldu ve onaylandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da yıkım izni ruhsatı vererek Beyoğlu İlçe Belediyesi’ne yazı yazıldı. 2020’nin son aylarında Beyoğlu Belediyesi tarafından yıkım kararı ruhsata bağlanarak işlem başlatıldı.”
“ORTADA BİR KAVŞAK YOK”
Çalışmanın durdurulması için yaklaşık iki aydır girişimlerde bulunduklarını söyleyen Polat, şöyle devam etti:
“Yapının yıkılarak aslına uygun şekilde yeniden yapılması ve yol genişletme projesi Ulaştırma Bakanlığı’nın kararına dayandırılıyor. 2015 yılındaki ikinci bir kararla da yapının yerinin değiştirilmesi ve daha geride inşa edilmesi öngörülüyor. Bu kararın her ikisi de ilgili projeler hazırlanarak 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Koruma Kurulu tarafından binanın yıkılmasına ilişkin projeleri onaylıyor.”
“TARİHİ BİNALARIN DURUMU YOLLARA GÖRE DÜZENLENMEZ”
Korumayla ve kültür kimliği ile ilgili kurumların görevlerinin aksi yönde bir uygulamaya gittiğini kaydeden Polat, Ulaştırma Bakanlığı’nın konuyla ilgili 30 Ocak’ta yaptığı açıklamayı anımsattı. Açıklamada binanın yol kavşağında bulunduğuna atıf yapıldığını söyleyen Polat, yanıtla ilgili şöyle konuştu:
“Burada bir yol kavşağı yok. Önceki yıllarda yapılması planlanmış ya da kararı alınmış olabilir. Fakat burada, bir yol kavşağı olduğunu varsayarak karar almaya kalkarsanız İstanbul gibi bir kente nasıl ihanet edildiğinin örneğini verirsiniz. Tarihi binaların durumu yollara göre düzenlenmez.”
YARGI SÜRECİ BAŞLADI
Tutulan tutanakla birlikte, çalışmaların durdurulması ve bu çalışmaların suç kapsamında olması gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilgili korumu kurullarına başvurdukları bilgisini paylaşan Polat, “4 Şubat’ta Ulaşım ve Trafik Komisyonu (UTK) kararı aldık. Burada bir daha böyle bir yolun yapılmayacağını, eski tarihte alınan yol düzenleme kararının da yanlış olduğunu belirtik. Bu şu demek; bu binayı yıksalar bile artık burada bir yol çalışmasının gündemi yok” dedi.
Gerekçe gösterilen yol güzergahının değiştirilmesine rağmen Koruma Kurulu’nun kararında ısrar ettiğini açıklayan Polat, “Şu an içeride olan bütün yıkımlar, bütün bu faaliyetler 2863 sayılı kanun kapsamında suç, ağır ceza niteliğindeki uygulamalardır. Bunların durması için çağrı yaptık. Gerekli mercilere bu tarihi yapının hiçbir gerekçe olmadan yıkılmaması konusunda hem etik hem vicdani çağrı yaptık. Ancak geldiğimiz noktada bu çalışmalar devam ediyor. Yıkım yapılırken iskele açıktaydı. Üzerinde Ulaştırma Bakanlığı’nın yıkımı olduğuna ilişkin bilgi okunabiliyordu. Şu an yapının kimin tarafından yapıldığı, neyin yıkımı olduğu, sorumlusunun kim olduğunu da göremiyoruz.”
DÖRT İTİRAZ
Geri dönüşü olmayan bir tahribatla karşı karşıya olduklarını söyleyen Polat, projeyle ilgili itirazlarını şöyle özetledi:
“Birinci itirazımız binanın acilen yıkımının durdurulması. Diğer husus ise Kurul Kararına göre burası kadastral bir boşluktur. Dolayısıyla binayı ilgilendiren bir karar yoktur. Üçüncü itirazımı da yer değiştirme kararı diye adlandırılan binanın sökülmesi esasıyla gerçekleştirilecek uygulamanın burada hiltilerle, ağır iş makineleriyle tarihi eser sökümüne yıkıma kolu olmasıdır. Binaya vurulan her darbe eski eser suçudur. Son olarak da Kasımpaşa Meydanı, İstanbul’da emsali olmayan tarihi bir yerdir. Burası çepeçevre Osmanlı tarihi yapılarıyla kuşatılmıştır. Burada yok olan sadece bina değil, özgün boyutlarıyla bir tarihi meydandır.
İBB TAKİPÇİSİ OLACAK
Divanhane’deki çalışmanın yapıyı çepeçevre saran bir örtüyle sürdürüldüğüne değinen Polat açıklamasını şöyle tamamladı:
“Karakol Binasına kefen mi biçtiniz, tabuta mı aldınız? Bu görüntü neyin nesidir. Saygın ve uygun bir iş yapıyorsanız, bu kadar bekleyerek, gizleyerek, her denetlemede yetkili birimlerimizi engelleyerek neyi gizliyorsunuz? Bu uygulamalar tarihi yapıları sadece tahrip eder. Bütün bu işlemlerin İBB taradından takip edildiğinin, gerekli işlemlerin yapıldığının, suç duyurusu işlemlerinin başlatıldığını kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.”