Babacan: Ortak liste bizim değil CHP’nin teklifiydi
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da gazetecilerle buluştu.
Ali Babacan 5 Ekim’de İstanbul’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Yaklaşık iki saat süren yemekte Babacan, gazetecilerin sorularına yanıt verdi.
Ali Babacan’ın ev sahipliğindeki sohbette Babacan’ın sözlerinden öne çıkan başlıklar şöyle:
‘Yeni anayasa için önce bir samimiyet testinden geçmeleri gerekiyor’
“Mevcut Anayasaya uymayan bir yönetimin getirmeye çalıştığı anayasaya uyabileceğine dair bir garanti yok. Önce bir samimiyet testinden geçmeleri gerekiyor. Yoksa değişikliğin bir anlamı yok, yarın ona da uymayacaklar, ne anladık? Gerçekten sivil anayasa mı istiyorlar yoksa gündemi meşgul etmeye mi çalışıyorlar, bunu da test etmek lazım.”
‘Altılı Masa’daki raporları biz hazırladık’
Bize hazırladıkları bir çalışmayı getirebilirler, bu durumda metni görmemiz gerekir. Ya da Meclis’te bir komisyon oluşturulur, toplumsal uzlaşıyı sembolize eder ve ‘Gelin çalışmaya başlayın’ denilebilir. Ama bizim yaptığımız bir çalışma zaten var, Altılı Masa’nın çalışması da çok kapsamlı ve titiz bir çalışma. Orada liderlerin önüne koyulan raporları, metinleri biz hazırladık ama o gün çıkıp ‘Biz yaptık’ demedik.”
“En başından beri CHP listesinden girmek isteyen partiler vardı, ama biz onlardan değildik. “Damga DEVA’ya” diye reklamlar yaptık, niye o kadar para harcayalım? Listelerin verilmesine 1 hafta kala CHP gelip, ‘Ayrı ayrı girersek Meclis’te çoğunluğu sağlayamıyoruz’ dedi. Biz de çalışmalarımızda CHP’nin hesabının doğru olduğunu gördük. Bunu yapmasaydık bize ‘İş birliği yapamadınız ve hem kendinize hem bize kaybettirdiniz’ denilebilirdi.”
“Biz hep ‘Türkiye’ dedik”
“Türkiye mi DEVA mı?” tercihi önümüze birkaç defa çıktı. Her seferinde ‘Türkiye’ dedik. O masa, Türkiye’nin farklı siyasi kanatlarının temsil edildiği bir masaydı. Oradaki siyasal uzlaşmayı çok önemli gördük. ‘Keşke seçime kendimiz girseydik, aday Babacan olsaydı’ diyorlar, belki DEVA adına daha olumlu bir hava olurdu ama ‘Beraber olsaydık seçim kazanılır mıydı?’ uhdesi hep kalırdı. Kazanmak için 50+1 gerektiğini de unutmamak lazım.”
‘Genel başkanların mecliste olmaması bana göre doğruydu’
Genel başkanların mecliste olmaması bana göre doğruydu. Milletvekili olmak isteyen arkadaşlara “Şu anki sistemde işin ağırlığı yürütmede, yönetimde söz sahibi olmak istiyorsak yürütme tarafında güçlü olmak lazım. Kazanmayı hedefliyorsak doğru olan bu” dedim. Siyaset kaybetme üzerine planlanamaz, o zaman kaybedersiniz zaten.
‘Yerel seçimlerde hangi partinin tabanından bize oy geleceği çok değişebilir’
“Yerel seçimlerde aday isimleri de çok önemli. Adaylar önemli fark oluşturuyor. İkincisi, biz kazanmak için giriyoruz ama kime kaybettirdiğimiz de çok değişebilir. Hangi partinin tabanından bize oy geleceği çok değişebilir. İstanbul, Ankara, İzmir için aklımda aday var ama benden başkası bilmiyor.”
‘Yerel seçimlerde adam adama markaj yapacağız’
“’DEVA Belediyeciliği, temiz belediyecilik’ diye bir manifesto yayımlayacağız ve adaylar buna imza atıp aday olacaklar. Biz niye yanlış düzlem üzerinde başkalarıyla aday çıkaralım ki? Niye bu kirliliğe bulaşalım? Belediyelerin çoğunda büyük yanlışlar olduğunu ve mevzuatın da buna müsait olduğunu biliyoruz. Zaten ortak bir bakış, ortak bir anlayış olmadan ittifak mümkün değil. Tabii çok istisnai ve münferit yerlerde, açıklayacağımız manifestoya uymayı kabul eden partilerle iş birliği yapılabilir; ancak büyük şehirlerde olmaz. Yerel seçimde adam adama markaj yapacağız. Adaylarımız bire bir insanlara kendilerini anlatacak. WhatsApp mesajı mı, canlı görüşme mi? Yerelde birebir temas çok belirleyici oluyor. Onun için adayları erken belirleyip sahaya çıkmak istiyoruz.
‘İçişleri Bakanı değişti diye bir ülkede suçlu suçsuz, suçsuz suçlu olursa o ülke hukuk devleti olmuyor’
“İçişleri Bakanı değişti diye bir ülkede suçlu suçsuz, suçsuz suçlu olursa o ülke hukuk devleti olmuyor. Bir grup yer değiştirip başka grubun önü mü açılıyor mesela bilmiyoruz. Yeni İçişleri Bakanı’nın adımlarını biz de destekliyoruz ama bunun sürdürülebilirliğini göreceğiz. Öte yandan hukuk ve adalet konusunda hiçbir değişiklik yok, görüyorsunuz. Dışişleri kadrosunun iyi olduğunu ve daha az sorun olabileceğini daha önce de söylemiştim.”
‘Böyle giderse ekonomi yönetimi bataklığa gömülür”
“Ekonomi yönetimindeki isimlerin çoğu bizim eski çalışma arkadaşlarımız. Erdoğan belli konularda göz yumuyor ama koskoca bir belirsizlik var. Merkez Bankası tam bağımsız ve tam şeffaf olmadan düzelme mümkün değil. Seçimden sonra tam 40 milyar dolar arka kapıdan satıldı. 128 milyar dolar diyoruz ya, üstüne 226 milyar daha satıldı, toplam rakam 354 milyar dolar. Bugünkü 27,5 liralık kur acaba piyasa dengesiyle mi oluşuyor yoksa Merkez Bankası bankalara 3 milyar dolar verip mi bu seviyede tutuyor? Bunlar bilinmiyor. Böyle giderse bu arkadaşlar git gide bataklığa gömülür.”
‘Sayın Erdoğan işin başında olduğu sürece bu meselenin düzelmesi imkânsız’
“Herkesin metal yorgunluğu oluyor, herkes değişiyor ama bir kişi nasıl oluyorsa hiç yorulmuyor. Dolayısıyla Sayın Erdoğan işin başında olduğu sürece bu meselenin düzelmesi imkânsız. Dünyada da liderin bu noktalara geldikten sonra düzeldiğine dair örnek yok.”
‘Gücü paylaşmak için siyaset yapsaydık, hiçbirimiz burada olmazdık’
“Başkaları öyle olabilir ama biz, iktidarın nimetlerinden faydalanmak için DEVA Partisi’ni kurmadık. Gücü paylaşmak için siyaset yapsaydık, hiçbirimiz burada olmazdık. Yerel seçimlerde de sonucu ne olursa olsun biz ideallerimizi ortaya koyacağız. Başka türlü bu memleketin yanlışlardan dönmesi çok zor.”
‘Varlığımız Erdoğan’ı korkunç rahatsız ediyor’
“Dikkat ederseniz bizi AK Parti’nin kongresine davet etmediler, sonra da ‘Davet edilmeyen partiler’ diye haber yaptırmışlar. Biz hiçbir davette yokuz. Varlığımızdan o kadar rahatsızlar ki… Erdoğan, seçimi kazandığı akşam, 28 Mayıs’ta yaptığı ilk konuşmada daha ilk 3-5 dakikada benden bahsetti. Varlığımız onu korkunç rahatsız ediyor.”
‘Soylu ve Bahçeli arasındaki ilişki alenileşmiş’
“Belli ki Soylu ve Bahçeli arasında belli bir ilişki gelişmiş. Bu durum artık alenileşmiş. Biz, özellikle yargı ve iç güvenlik meseleleri söz konusuysa bu tür ilişkilerin kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyoruz.”