Dumlupınar faciası ve Bursalı er…
Ölüme dakikalar kala 22 denizaltıcının son sözleri;
“Vatan sağ olsun.”
4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı Naboland isimli şilebin Dumlupınar denizaltısına çarpmasıyla meydana gelen kazada 81 denizcimiz şehit olmuştu ve bugün acımızın 68. yıldönümü.
Tarih: 4 Nisan 1953,
Yer: Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıkları,
Saat: 02.10…
İsveç bandıralı Naboland isimli şilep tatbikattan dönen Dumlupınar denizaltısına baş tarafından çarpar, denizaltı 87 metre derinlikte 35 derece meyille dibe oturur, 81 kişilik mürettebattan geriye 22 kişi kalmıştır.
Denizaltıda sağ kalan 22 mürettebat önce haberleşme şamandırasını serbest bırakır ve geminin arka kısmında bulunan torpido odasında beklemeye başlarlar.
İşte bu bekleyiş; ki, Dumlupınar denizaltısını ve kahraman mürettebatını hafızalarda silinmeyecek şekilde yer tutmasını sağlar. Çünkü bu bekleyiş cesurca ölümü bekleyen ve kabullenen Türk denizaltıcılarının bekleyişidir.
Kurtarma çalışmaları hemen başlar, zaman çok önemlidir. Zira 22 denizciye yetecek oksijenin ne kadar olduğu bilinmez ilk haberleşme kurulduğunda.
– Alo Selami.
– Evet Dumlu.
– Selami nasılsınız?
– Efendim hava biraz fenalaştı.
– Moralinizi bozmayın. O hava size daha iki gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.
– Yok, efendim hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok, karanlıktayız,
– İhtiyaç lambalarını kullanmayın, lazım olacak.
– Kullanmıyoruz, zaten birinin ışığı çok zayıfladı.
konuşması yapılır ve denizciler ölüm uykusuna yatarlar.
Zaman hızla ilerler, kurtarma çalışmalarından sonuç çıkmaz ve 72. saatte denizcilere, “Konuşabilirler, türkü söyleyebilirler hatta sigara bile içebilirler” anonsu yapılır.
Türkiye, Dumlupınar denizaltısında sağ kalan 22 denizcinin son sözlerini telsizden dinler;
“Vatan sağ olsun.”
Dumlupınar denizaltısında her denizcinin bir hikâyesi vardır. Mutlaka ben yaptığım araştırma ile bir tanesine ulaşabildim.
Bursa Hamitler köyü 1931 doğumlu İbrahim Aksu, Dumlupınar denizaltısında şehit olanlardan bahriyeliydi.
İbrahim Aksu, 1951 yılında Gölcük’te denizaltı komutanlığında vatani görevine başlar ve Dumlupınar denizaltısına hizmet eri olarak görevlendirilir. Görev yaptığı denizaltı kaza yapmamış olsa terhis olacaktır.
İbrahim Aksu’nun ailesi kötü haberi radyodan öğrenir, gergin bekleyiş başlar. Baba Sadık Aksu, çaresizlik içinde kaderine razı olur ve son nefesine kadar metanetini korur, anne Ayşe Sıdıka Aksu ise vefat ettiği 1977 yılına kadar evinde şehit oğlu İbrahim Aksu’yu bekler, geride kalan dört çocuğuna, “İbrahim’im gelecek biliyorum bekleyin” vasiyetinde bulunur.
Şehit İbrahim Aksu’nun annesi Ayşe Sıdıka Aksu, 1977 yılında, baba Sadık Aksu ise 1991 yılında vefat ederler ama İbrahim Aksu ismi ailede hiç unutulmaz ve bıraktığı kaşkolu evlerinin başköşesinde halen durmaktadır.
Milli Savunma Bakanlığı, 1953 yılında şehit denizcilerin ailelerine nakdi yardımda bulunur. Baba Sadık Aksu, bu parayla üç adet su kuyusu açtırır ve kuyulara Dumlupınar ismi verilir.
Şehit İbrahim Aksu’nun dört kardeşi vardır; ikisi kız, ikisi erkek. Araştırmayı yaptığımda sadece en küçük kardeş Nadire Aksu Çetin yaşıyordu, doğdukları Hamitler mahallesindeki evde…
Nadire Aksu Çetin, 4 Nisan 2009 tarihinde vefat eden ağabeyi ile Gölcük Donanma Komutanlığı’nda her yıl yapılan anma programına katılırlar, programda 81 denizcinin isimleri tek tek okunur fakat İbrahim Aksu’nun ismi okunmaz. Aile konuyu orada bulunan yetkililere söylese de bir sonuç çıkmaz ve işin arkasını bırakırlar.
İşte tam bu sırada tesadüfen Dumlupınar denizaltı faciasını incelerken gözüme Bursalı Er İbrahim Aksu takıldı; ‘kimdi, Bursa’nın neresinden ve ailesi hala hayatta mıydı’ diye. Düşündüm, ulaşmaya çalışsam da bir türlü ulaşamadım. Askeri kayıtlarda sadece, ”baba adı Sadık İbrahim Aksoy, ölüm tarihi 4 Nisan 1953” yazıyordu. Bunun haricinde hiç bir kayıt bulamadım, ailesi ile ilgili kaydın da bulunmadığı bilgisine ulaşmam geç olmadı.
Bir yerlerde hata vardı ama nerede?
Öncelikle Genel Kurmay, Deniz Kuvvetleri, Bursa Garnizon Komutanlığı ve Bursa Nüfus İl Müdürlüğü olmak üzere çaprazlama yaptığım araştırmalar sonucunda Bursa Hamitler köyü doğumlu, baba adı Sadık, 1931 doğumlu ve 1951 celp emri ile Mudanya Askerlik Şubesi’nden Gölcük Denizaltı Komutanlığı emrine giden İbrahim Aksu’ya ulaştım.
Bursa Nüfus İl Müdürlüğü’nden ulaştığım aile, kâğıt üzerinde şehidin ailesiydi. Şimdi geriye sadece aile ile temas kalıyordu. Telefonla ilk ulaştığım kişi Alâeddin Çetin isminde yaşlı biriydi, sordum;
“Nadire Aksu sizin neyiniz olur?” diye…
“Eşim” dedi.
“Hayatta mı?” dedim.
“Evet” dedi.
“Peki, ağabeyi İbrahim Aksu, Denizaltıda şehit olmuş mu?” dedim.
“Evet” deyince… Üç aylık çalışmam sona ermiş oldu ve aradığım aile artık karşımdaydı. Konuyu Bursa Valiliği’ne ilettim, Bursa Valisi Münir Karaloğlu tarafından askeri yetkililerce aileye Türk Bayrağı gönderildi.
Bayrağı alan Nadire Çetin’in ilk sözleri, “Bugün şehit ağabeyim İbrahim Aksu yeniden doğdu ve evime geldi. Bana devletimiz çok büyük bir mutluluk yaşattı ve sözün bittiği yerdeyim şu an, soyisim değişikliği yüzünden yıllarca hiç aranmadık ama hep çok bekledik, ölmeden ağabeyimizin ismini yaşatamazsak diye. İstiyorum ki doğduğu köy olan Hamitler’e en azından bir ismi verilsin. Şu bahçemizde ağabeyimin ayak izleri duruyor hala, biz burada doğduk, büyüdük, ağabeyim bu bahçelerde büyüdü, askere gitti. Askere gittiğinde ben 4 yaşındaymışım, hayal meyal hatırlıyorum. Beni çok gezdirmiş omuzlarında… Annem, babam ve kardeşlerim hepsi vefat etti. Hepsi çok aradılar ağabeyimizi ama bana nasipmiş ona ulaşmak, özellikle annem çok bekledi, hep ‘İbrahim’im gelir’ dedi. Anneciğim geminin çıktığını bir göreyim giderim diyordu. ‘Nasıl tanıyacaksın çürümüştür’ diye söylediğimizde ‘benim yavrum mis gibi kokar. Ben kokusundan tanırım’ diyordu. Çok bekledi annem ama ağabeyim gelmedi” olmuştu.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne çağrımız olsun; Bu şehidimizin adını doğduğu caddeye verin, kız kardeşi Nazire hanımın isteği yerine gelsin.
Dumlupınar faciasının ardından 68 yıl geçti. Acısı şehit ailelerinde halen tazeliğini muhafaza ediyor.
Mekânları cennet olsun.
Vatan sağ olsun.