CHP Yıldırım İlçe Başkanı Nihat Yeşiltaş ile dobra dobra…
Selam tüm okuyuculara… Selam olsun vatanı için, ülkesi için, insanları için çabalayan tüm güzel yüreklere…
Erken seçimle ilgili hükümet kanadından henüz olumlu bir söylem gelmese de, hatta olmayacağı ifade edilse de, muhalefet partileri seçim atmosferine girmiş gibi görünüyor. Vatandaş tarafından baktığımızda ise bir çoğu olacağını veya olması gerektiğini düşünse de hangi siyasi partiye oyunu vereceği konusunda ise yine büyük çoğunluğun kararsızlığını koruduğunu görüyoruz. Ekonomik anlamda zor süreçlerden geçtiğimiz şu günlerde vatandaşın net olduğu, hatta hem fikir olduğu liste başı beklentisi ise; artık ayı nasıl getireceğini düşünmeden, yarın için kaygılanmadan refah içinde yaşayabilmek…
Bu anlamda biz de vatandaşın bu kararsızlığına belki biraz ışık tutabiliriz diye siyasi partilerin çözüm önerileri, programları, samimiyet, güvenirlilik vs gibi konularda bilgilendirmek amaçlı röportajlar yapıyoruz.
Bu haftada Bursa’nın nüfus yoğunluğu açısından 2. büyük ilçesi olan Yıldırım’a ve CHP ilçe başkanlığına misafir olduk.
Başkanımız Nihat Yeşiltaş, kapıda gayet samimiyetle bizi karşıladı. Hal hatır, çay ikramı derken, sohbetimize başladık…
– Başkanım öncelikle röportaj teklifimizi ikiletmeden kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Siyasete geçmeden önce sizi tanımak istiyoruz. Nihat Yeşiltaş kimdir?
Öncelikle geldiğiniz için size ve gazetenize teşekkür ediyorum ve hoşgeldiniz. Aslen Sivaslıyım ama Ankara’da büyüdüm liseyi bitirinceye kadar. Emekçi bir ailenin çocuğu olarak, ‘doğduğun yerden ziyade doyduğumuz yerlerde’ yaşadık. Sonra İstanbul ve Bursa… Çok erken yaşlarda daha 11 yaşındayken babamı kaybettim. O yaştan sonra hem çalışıp, hem okumak zorunda kaldım. Böylelikle hayatımız hep bir mücadele içinde geçti. Mücadele bizim için yaşam biçimi halini aldı. Bu kadar her şeyin fiyatını siyasetin belirlediği bir ülkede, siyasetten uzakta kalmak olmazdı. Böylelikle siyasetin her alanında olduk, partinin her kademesinde neredeyse görev aldık. Devamındaysa iki dönemdir ilçe başkanlığı görevini yürütüyoruz. Tabi biz bunu sadece kendimizi bir yere taşıma adına yapmıyoruz. Ülkemizi yaşanılabilir bir ülke haline getirebilmek tek hedefimiz ve asıl amacımız. Aktif görevde olup olmamamın hiçbir önemi yoktur. Daha önce de aktif görevde olmadığım zamanlarda da ben elimden geldiğince siyasette aktif olmaya çalışıyordum. Eğer hep beraber olursak bu ülkeye faydamız olur. Yoksa bireysel anlamda ‘mevcut görev alanlar çalışsın da, biz durup izleyelim’ anlayışı çok yanlış. Zaten bu yanlışlardır bu ülkeyi bu hale getiren. Hep beraber mücadele etmek zorundayız ve ne kadar çok kişiyi de aktif siyasetin içine katarsak, o kadar çok siyasette belirleyici oluruz.
– Başkanım Yıldırımlıların sizi çok sevdiğini biliyoruz. Hatta farklı siyasi görüşü olan vatandaşların bile size karşı sempatisi çok fazla… Sizce bunun sebebi nedir veya nasıl başardınız?
Sanırım halktan birisi olmak, olmayı sürdürebilmek yetiyor .Yıldırım bir emek ve emekçi bölgesi… 300 bin sigortalının çalıştığı bir kentte ben de yaşamımı onlar gibi sürdüren biriyim. Siyasette bu çok mühimdir; kendimizden birilerini seçersek, bizim gibi, bizi anlayan kişiler dertlerimizi de daha çok anlayacaktır. Çözümü de ona göre üretecektir diye düşünürüm hep. Ben de toplu taşımaya biniyorum. Ben de kentlerin varoşlarında büyüdüm. Yaşamın bütün alanlarında yoksul bölgelerdeydim. Ben bir emekçiyim. Bütün hayatım çalışmakla geçti. O yüzden ben de onlardan biriyim… Belki o yüzden onları anlayabiliyorum ve belki bu yüzden de beni kendilerine yakın görüyorlar. O elektriği çok çabuk kurabiliyoruz, o sinerjiyi beraber yakalayabiliyoruz.
– Başkanım bir çok siyasi parti seçim startı verdi. Gerçi sayın cumhurbaşkanımız olmayacağını söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Nasıl bir yol izliyorsunuz? Siz de çalışmalara başladınız mı?
Tabii ki… Aslında biz bunun açıklamasını yarın yapacaktık ama gelecek haftaya danışma kurulu toplantımızdan sonraya ertelemeye karar verdik. O yüzden seçim startıyla ilgili açıklamamızı haftaya yapacağız. Cumhurbaşkanının söylemine karşı ben de erken seçim olacağını düşünüyorum. Tahminim haziran gibi olacağı yönündedir. Tabii belki de daha erken hatta mart gibi de olabilir. Ekonomideki durum, sıcak paranın pompalanması kısa vadede bir iyileştirme olacağını düşünüyorum ve bu iyileştirmenin üzerinden cumhurbaşkanımız ne kadar ‘seçim yapmayacağız’ dese de; kaldı ki daha önceden de ‘şunu yapmayacağız, kabul etmiyoruz’ dediği şeyleri de yaptı. Biz haziranda seçim olacağını düşünüyoruz ve bütün çalışmalarımızı da bu doğrultuda yapıyoruz. Hatta seçim için sandık görevlilerimizi bile belirledik. Saha çalışmalarımıza da başladık. Genelde halkımız şunu diyor: ‘Seçim olduğunda geliyorsunuz.’ Ama şu anda biz mahallelere gittiğimizde hayretle karşılıyorlar; ‘Hayırdır, seçim mi var başkan” diye soruyorlar da… Biz bu algıyı da ortadan kaldırmaya çalışıyoruz, her an seçim olacakmış gibi çalışmalarımıza devam ediyoruz.
– Peki ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Genellikle alan çalışmaları yapıyoruz. Hangi bölgeye gidiyorsak veya hangi mahalleye, öncelikle oranın mahalle muhtarıyla görüşüyoruz. Eksiklerini dertlerini, sorunlarını dinliyoruz,belediye meclisinde gündeme getirmek adına. Esnaf ziyaretleri ,STK’lar, pazar yerlerini ziyaret ediyoruz. Ve biz bu ziyaretlerimize bir önceki seçim biter bitmez başlamıştık ve hiç aksatmadık. Yani sadece seçim olacak diye yapmıyoruz. Hatta pandemi döneminde bile biz devam etmiştik. Dükkanları kapalı esnafa ev ziyaretleri yapıp, sorunlarını dile getirmeye, dertlerine derman olmaya çalıştık. Hep şunu diyoruz: Seçim kazanılacaksa sokakta kazanılır, siyaset sokakta yapılır.
– Başkanım, Yıldırım için dernekler bölgesi de diyebiliriz. Özellikle doğu, güneydoğu, Karadeniz illerine ait dernekler çok fazla. Bu dernekleri ziyaret ediyor musunuz? Ve bu derneklerde daha önceye göre düşüncelerde, sohbetlerinizde farklılıklar gözlemliyor musunuz?
Tabii ki aslında sokaktaki ile aynı. Özellikle öncesinde mevcut iktidara oy veren insanlar ‘artık oy vermeyeceğiz’ nasıl ki diyorlarsa, derneklerde de durum çok farklı değil. 19 yıldır iktidar olan partiye belki de ilk kez bu kadar yüksek sesle ‘Biz artık AK Parti’ye oy vermeyeceğiz’ sesleri bu kadar yüksek ve bu kadar çok toplumda. Yıldırım; ülkenin dört bir yanından göç eden ve bunların da kendi içinde kültürlerini yaşatmak için dernekleşen bir bölge. Ayrıca çoğunluğunun göç nedeniyle gelmiş olan yoksul insanların oluşturduğu bir yer. Hepsi bir çok umutla daha iyi koşullarda yaşamak için buraya gelmişler. Fakat mevcut iktidar en çok yoksul bölgelerden kazanç sağladığı halde, en çok onları ihmal etme neticesinde de umduklarını bulamamışlar. Yıldırım, 500 milyon liralık bütçesiyle, anlamsızca en çok ihmal edilen, dışlanan, hizmet alamayan ilçedir. Ve o yüzden biz buradaki vatandaşlarımıza bunu anlatıyoruz; siz de aynı vergi veriyorsunuz, Nilüferdeki vatandaşlar da. Onlar gerekli hizmetin en iyisini alırken, size bu hizmet neden verilmiyor? Düşünün, Ulus’ta bir mahalleye gittiğimizde şunu bile söylüyorlar: Başkan, bir şey yapmıyorlar bari bir salıncak yapsalar da keşke, çocuklarımız sallansa…’ Beklentileri bile o kadar az ki. Eğitim konusunda da durum farklı değil. 700 -750 bin nüfusluk bir ilçede nitelikli okul sayısı sadece bir tane. Yani sistem; buradaki yoksul çocukların iyi bir eğitim görmesini, doktor, mühendis olmasını ve devlette güzel kademelerde yer almalarını demek ki istemiyor. Kaldı ki,Nilüfer’de bir çok insan çocuğunu özel okula koyabilecekken, 16-17 tane nitelikli okul mevcut. Yıldırım’a yapılan bu haksızlığı bu anlamda gerçekten anlamak mümkün değil. Bundan ancak şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: İnsanları çaresiz bırakırsanız veya yoksullaştırırsanız size biat etme şansları çok daha fazla olacaktır. Sanırım mantık bu şekilde maalesef. Fakat biz bütün bu ötekileştirmelere, dışlanmaya inat hangi partiden olursa olsun hiç fark etmez. Biz onlarla bütünleşiyoruz. Şu an gittiğimizde de çok güzel karşılanıyoruz ve ben iddiaa ediyorum ki gelecek seçimlerde biz Yıldırım’ı kazanacağız kesinlikle. Aslında zaten emekçi vatandaşlarımızın yaşadığı bir bölgede sosyal demokrat bir belediyecilik anlayışının olması gerekirdi. Belki şimdiye kadar bizim de bazı ihmal ettiğimiz, gözardı ettiğimiz durumlardan dolayı iş bu hale geldi. Ama ben kesinlikle inanıyorum ki biz bu seçimlerde Yıldırım’ı alacağız. Ve sonrasında da doğru, adil ve eşit hizmet neticesinde de CHP’den vazgeçmeyeceklerinden eminim.
– Bu noktada şunu da merak ediyorum; yıllardır bu yoksunlukları, bu dışlanmayı yaşayan bir bölge, neden o zaman aynı partiye oy vermekte ısrar etti?
Çünkü toplumun belirli bir kesimi bilinçli olarak ayrıştırılıyor. Dinsel, mezhepsel, cinsiyet, fikir, aklınıza gelebilecek her türlü ayrıştırmayı bu toplum iliklerine kadar hücrelerine kadar yaşıyor. Toplumun her kesimi kendi içinde ayrıştırılıp sonra çatıştırılıyor ve mevcut iktidar bundan nemalanıyor. Aslında Türkiye’nin de, Yıldırım’ın da genel tarifi bu maalesef. O yüzden gittiğimiz her yerde bunu dile getiriyoruz. Farklılıklarımız bizim zenginliğimiz ama toplumsal muhalefeti oluşturmakta hepimiz bir tarafta olmalıyız diyoruz. Bunu başardığımız andan itibaren il ve ilçe yöneticileri de bu kadar rahat edemeyeceklerdir. Çünkü iyi hizmet etmek zorunda kalacaklardır. İşte bizim hedefimiz de bu; ‘o ayrıştırmayı bitireceğiz’ diyoruz.
– Yıldırım’ın bir diğer sorunu ise çarpık yapılaşma… Bu konu hakkında ve kentsel dönüşüm hakkındaki fikirleriniz nedir?
Aslına bakarsanız kentsel dönüşüm bizim sosyal belediyeciliğin bir projesi. Fakat kentsel dönüşüm, iki katlı bir binayı yıkıp, yerine dört katlı bina yapmak değildir. Alt yapısı değişmemişse, yolları genişletilmemişse bu kentsel dönüşüm olmaz. Bu sadece bina değişimi olur. Bizim düşündüğümüz kentsel dönüşüm ada bazındadır. Önce bunun planlaması yapılır. Alışveriş merkezinden tutun, okuluna, spor merkezine, sağlık merkezi, ibadet yerleri, sinemasına kadar en ince ayrıntısı düşünülerek projesi hazırlanır. Bizim kentsel dönüşüm tarifimiz budur. Yıldırım da bu anlamda kentsel dönüşüme çok uygun bir bölge. Biz geldiğimiz zaman kentsel dönüşüm önceliklerimizden olacaktır. Biz bunu yapacağız.
-Yıldırım ilçede de işsizlik günden güne çok daha ciddi bir sorun haline geliyor. Bu durumla ilgili sizin çözüm önerileriniz var mı?
Bu aslında malum, ülkemizin şu andaki ciddi sorunlarından birisi. Bursa geneline baktığımızda ise en çok işsiz nüfusun olduğu bölge; Yıldırım. Sanayinin, tekstilin ve üretim yerlerinin yoğun olduğu bölgelerde çoğunlukla Suriyeli göçmenlerin çalıştırılması da işsizliği iyice körüklemiştir. Tabi bu ülkemizin yanlış dış politikasının bir sonucudur. Biz iktidara geldiğimizde, Suriye ile tekrar ilişkilerimizi düzeltip onların da kendi ülkelerine dönüp kendi topraklarında mutlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacağız. Ve bunun sonucunda da ülkemizdeki işsizlik de önemli ölçüde azalacaktır. Bunu şu an için ancak böyle önleyebiliriz. Çünkü üretim yok! Şu anda tamamen üretim ekonomisinden uzaklaşmış bir ülke politikası var. Üretim olmadığı sürece de işsizlik gitgide artacaktır maalesef.
– Başkanım son birkaç gündür uygulanan doları düşürmeye yönelik ekonomik model, ekonomiyi düzeltme adına sizce işe yarar mı? Görüşünüz nedir bu konuda?
Şu anda geldiğimiz nokta para sahiplerini zengin etmekten başka bir şeye yaramaz. Yoksulun, emekçinin cebinden %70- %80 alıp, zengini daha zengin etmek için uygulanan bir yöntem. Yani parasını bankaya faize yatıran insanlar, zaten parası olan insanlar. Eee siz diyorsunuz ki, buradan yeteri kadar pay almadığınız zaman Hazine’den ödeyeceğim. Hazine’deki kimin parası? Fakir fukaranın ödediği vergiler. Yeter artık! Fakir fukaranın sırtından birileri zengin olacak diye, bu kadar yoksul insanın üzerine yüklenmek, elini onun cebinden çıkarmamak gibi bir anlayış kabul edilemez. Ayrıca dolara bağlı olan bir çok ürünün fiyatında hala bir değişiklik yok. Dolara bağlı olarak yükseltilmişti bu ürünler, o zaman dolara bağlı olarak neden düşürülmüyor? Tam bir aldatmacadır. Bir gecede yine birilerinin servetine servet katılmıştır. Halk yoksulluk içinde BESAŞ kuyruklarında, 2 kuruş belki ucuza alırım diye market market dolaşırken, sadece şunu söylüyorum; bırakın siyasi düşünmeyi, biraz vicdan sahibi olmak gerek. Kaldı ki yaşanılan yoksullukların fotoğraflarının kahramanı, şu anki iktidardır.
– Peki başkanım bütün bu anlattıklarınıza binaen madem şimdiye kadar iktidarın bunca olumsuzluğu varsa, şunu sormak istiyorum: Peki muhalefet bunları vatandaşa anlatamadı mı?
Bu konuda yandaş medyanın etkisi çok oldu. İkincisi mevcut iktidar ciddi bir kargaşa yaratıp insanları karşı karşıya getirerek, bunun üzerinden tekrar bir seçim kazanmak için kullanabilir mi? Bu kaygı da var muhalefet partilerinde. O yüzden doğru tespitlerle gitmek gerekiyor. Tabi bu endişe insanlara doğruyu anlatmamıza da engel değil. Belki basında fazla yer bulmuyoruz ama biz insanları tek tek gezerek bunları anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Şunu da ifade etmek isterim ki, basını da ben aslında çok suçlu bulmuyorum. Çünkü ekonomik anlamda bir çoğu belediyelere mahkum durumdalar. Aslında bu yönüyle de üzücü bir durum. İnsanların en kutsal hakkı olan haber alma özgürlüğü de maalesef bu anlamda engellenmiş oluyor. Ama tabii ki biz pes etmiyoruz. Yılbaşından sonra akşam ziyaretlerimiz de olacak. Vatandaşlarımızı tek tek, hatta evlerinde ziyaret edeceğiz. Elimizden geldiğince anlatacağız, onları dinleyeceğiz ve çözüm önerileri getireceğiz. Ayrıca WhatsApp hattı da kurduk. Vatandaşlarımız bize istediği zaman ulaşsın diye. Hangi konuda olursa olsun bize ulaşmaları, bizimle konuşmaları, irtibat kurmaları, bize güven duymaları bizim için çok önemli… Biz de elimizden geldiğince bu aramalara yanıt veriyoruz ve elimizden geldiğince de çözüm buluyoruz.
– Bursa adayınızı Sayın Kılıçdaroğlu tekrar Mustafa Bozbey olarak açıkladı. Sayın Bozbey çalışmalarına başladı mı? Özellikle Yıldırım, Bursa seçimleri için önemli bir ilçe. Yıldırım için önerileri planları gündeminde var mı? Veya Yıldırım’ı temsilen sizin ona götürdüğünüz belli programlar var mı?
CHP Yıldırım İlçe olarak, son seçimlerde oyunu Türkiye’de en çok artıran ikinci ilçeyiz. Dolayısıyla ben Büyükşehir adayımıza o zaman da söylemiştim: ‘Biz Bursa’yı Yıldırım’dan kazanacağız’ diye. Ve yapılacak programlarda da Yıldırım’a yoğunluk verilmesi gerektiğini belirtmiştim. Geçen dönem bu anlamda belki yoğun bir program yapılmadı adayımız tarafından. Ama bu dönemde yine kısa aralıklarla görüşmelerimiz devam etmekte. Sayın Bozbey’e yine Yıldırım’la ilgili plan ve programları iletiyoruz. Ayrıca bölge halkı tarafından da Bozbey seviliyor, benimseniyor. Bursa’nın da bir çok ilçesi var. Sayın Bozbey oralarla da ilgilenmek zorunda ama inanıyorum ki, bu dönem Yıldırım’a yoğun bir programı olacaktır ve CHP hem Bursa’da, hem Yıldırım’da kazanacaktır.
– Sorularıma verdiğiniz samimi cevaplarınızdan dolayı size teşekkür ediyorum. Ayrıca sizin bir şairlik yönünüzün olduğunu ve çok güzel şiir okuduğunuzla ilgili de duyumlar aldık. Siyasetin ortamından biraz çıkıp, sizden bir şiir okumanızı istesek…
Öncelikle ben de gazeteniz sonhaber16 ve anadolu16’ya çok teşekkür ediyorum. Yazdığım küçük şiirler var ama maalesef fırsat bulup onları bir araya getiremedim henüz. Fakat çok sevdiğim bir şairden, Ahmed Arif’ten Anadolu şiirini okurum sizin için.
Anadolu
Beşikler vermişim Nuha
Salıncaklar hamaklar
Havva anan dünkü çocuk sayılır
Anadoluyum ben
Tanıyor musun
Utanırım
Utanırım fıkaralıktan
Ele güne karşı çıplak
Üşür fidelerim
Harmanım kesat
Kardeşliğin çalışmanın
Beraberliğin
Atom güllerinin katmer açtığı
Şairlerin bilginlerin dünyalarında
Kalmışım bir başıma
Bir başıma ve uzak
Biliyor musun
Binlerce yıl sağılmışım
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı seher sabah uykularımı
Hükümdarlar saldırganlar haydutlar
Haraç salmışlar üstüme
Ne İskender takmışım
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler gölgesiz
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım
Görüyor musun
Nasıl severim bir bilsen
Köroğlunu
Karayılanı
Meçhul Askeri
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini
Sonra kalem yazmaz
Bir nice sevda
Bir bilsen
Onlar beni nasıl severdi
Bir bilsen Urfa da kurşun atanı
Minareden barikattan
Selvi dalından
Ölüme nasıl gülerdi
Bilmeni mutlak isterim
Duyuyor musun
Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun öyle garip
Nerede olursan ol
İçerde dışarda derste sırada
Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının fesatçının hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni
Gör nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu genç ellerinle
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Her biri vazgeçilmez cihan parçası
Kaç bin yıllık hasretimin koncası
Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun…
(Ahmed Arif)
***
Bana göre şiir okumak da, yazmak kadar mühimdir. Hakkını vermek gerek şairin. O duyguyu paylaşmak gerek hatta… Ve inanın Nihat bey de bunun hakkını çok güzel verdi, bizi kırmadı.
Siyaset kimine göre adalet, kimine göre menfaat, kimine göre riyakar olmak, kimine göre samimiyet…
Bunların hepsi halbuki insanlarda olan özellikler değil midir? Kimimiz adil, kimimiz değil, kimimiz menfaatperestken, kimimiz asla, kimimiz riyakarken kimimiz içi dışı bir değil midir?
Ve o yüzden de en vicdanlı, en adil, en vatanperver kimse sandıktan dileyelim ki o çıksın…
Sevgi ve umutla…