Çocuklarda insülin direnci
Obezite, besinlerle alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olması sonucunda vücudumuzda yağ oranın artması ile sonuçlanan tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde giderek artan oranlarda saptanan bir sağlık sorunudur.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son 1 yıldır Covid-19 nedeniyle sadece yetişkinler değil, çocuklar da evlere hapsolmuş durumdadır. Eğitimin online olarak yapılmasıyla bilgisayar başında geçirilen zaman artmış, dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla sosyalleşemeyen, spor yapamayan çocuklar boş zamanlarını daha çok sanal ortamda değerlendirir hale geldiler. Daha az enerji harcayan ama kaygı ve sıkıntının da etkisiyle daha çok abur cubur tüketen, daha çok enerji alan çocuklar tıpkı yetişkinler gibi kilo almaya başladılar. Kilo artışının sonucunda artık pek çok çocuk, insülin direnci sorunuyla karşı karşıya kaldı.
İnsülin direncine sıklıkla obezitede rastlanır ama kural değildir, obez olmayanlarda da nadiren rastlayabiliyoruz. Kilolu olmayan ergenlerde fizyolojik olarak ortaya çıkabilen insülin direnci tedavi gerektirmez.
İnsülin, şekerin hücre içine girmesini sağlayan bir hormondur. İnsülin direncinde şeker, hücre içine giremediği için kan seviyesi artar. Bu da, tip 2 diyabet gelişimine yol açabilir.
İnsülin direnci başladığında, henüz tip 2 diyabet başlamamışken bile vücudun metabolik dengesi bozulur. Kanda kolesterol ve trigliserit yüksekliği saptanır. İyi kolesterol (HDL) ile kötü kolesterol (LDL) arasındaki denge bozulur. Karaciğerde yağlanma başlar.
Bu sürece dur denmezse çocuklarda tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve siroz gibi hastalıklara rastlanması hiç de sürpriz olmaz.
İnsülin direncinde özellikle boyun arkasında, koltuk altında ve kıvrım yerlerinde sanki hiç yıkanmamış, kirliymiş gibi gözüken cilt sorunlarına rastlanabilir.
Artan androjenik aktivite nedeniyle çocuklarda koltukaltı ve genital bölgelerde erken dönemde kıllanma artışı olabilir.
Polikistik over hastalığı genç kızlarda obezite, adet düzensizliği ve artmış kıllanma ile kendisini gösteren bir insülin direnci sorunudur.
İnsülin direnci karşımıza sık acıkma, tatlı yeme isteği gibi belirtilerle gelebilir. Aileler bunu evde sıkıntıdan sürekli atıştırıyor gibi bir nedene bağlayabilirler. Bu çocuklarda insülin direnci mutlaka akla getirilmelidir.
İnsülin direncinin diğer belirtileri arasında yorgunluk, konsantrasyon kaybı, yemeklerden sonra uyuklama, karın şişliği ve gaz şikayetlerini de sayabiliriz.
Tedavinin temeli; beslenmenin düzenlenmesi ve spordur.
Diyetteki basit şeker ve yağlardan uzak durmalıyız. Glisemik indeksi düşük gıdaları tercih etmeliyiz. Unlu ve şekerli gıdaların glisemik indeksi yüksektir. Bu nedenle kek, börek, poğaça, beyaz ekmek pirinç pilavı, makarna, tost gibi yiyeceklerden uzak durmamız daha çok sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemişler, kinoa, karabuğday gibi besinleri beslenmemize katmalıyız. Beslenme planı çocuğun büyümesi engellemeyecek şekilde yaşına uygun kalori, protein, yağ ve şeker oranı hesaplanarak yapılmalıdır.
Spor yapmak insülin direncini azaltır. Günde 30-60 dakika süren ritimli yürüyüş, bisiklet sürme, yüzme, ip atlama, dans etme önerilen egzersizlerdir.
Özetle, çocukluk yaş grubunda fazla kilo alımının önüne geçmek için doğru beslenme ve sporun yaşam biçimi olarak kabul edildiği bir ortamın yaratılması gerekir. Kemik sağlığında ve bağışıklık sisteminde önemli rolü olan D vitamini eksikliğinin giderilmesi de şarttır.
Diyet ve egzersiz yapmasına rağmen tedaviye yanıt vermeyen, kilo almaya devam eden büyük çocuk ve ergenlerde doktor kontrolünde ilaç tedavisi gerekebilir.
Selam ve saygılarımla.