Gelecek Partisi: Yönetim; akıl, hukuk ve dürüstlükten ibarettir…
Selam tüm okuyuculara ve vatanı için, vatanperver insanlar için, geleceğimiz olan gençler için çabalayan tüm güzel yüreklere…
***
Son haftalarda yeni kurulan siyasi partilerin çalışmalarına hız vermesiyle beraber bize de onların bu çalışmalarını, düşüncelerini, planlarını, çözüm önerilerini okuyucularımıza elimizden geldiğince aktarmak düşüyor…
Geçen hafta Memleket Partisi Bursa İl Başkanı Güner Aklan’la yaptığımız güzel sohbetten sonra, bu haftaki konuğumuz Gelecek Partisi Bursa İl Başkanı Alpaslan Yıldız…
Aslında konuk olan bizdik desek, daha doğru olur. Çünkü söyleşimizi onun nazik davetiyle il binalarında gerçekleştirdik.
Yoğun programlarının arasında bize samimi yanıtlarıyla planlanan süreden çok daha fazla zaman ayırdı, sağ olsun.
Güzel bir karşılamadan sonra başlıyoruz sohbetimize:
– Öncelikle hayırlı olsun başkanım. Teşkilatlanmalarınız ne durumda?
- 75 ilde tamamlamış bulunuyoruz. Bursa’da ise Orhaneli, Keles ve Karacabey kaldı. Onlar da en kısa zamanda kalan illerle beraber tamamlanacak.
– Şimdi en çok merak edilen soruyu sorayım. 16 yıl AK Parti Bursa İl Teşkilatı’nda ve Nilüfer İlçe Başkanı olarak görev aldınız. Neden istifa ettiniz?
- Bakın, ben 16 yıl boyunca ideallerim doğrultusunda dürüst bir siyaset uygulayarak hiç bir beklenti, şahsi menfaat gözetmeden sadece bize güvenen halkımız için “neler yaparız” düşüncesiyle hizmet ettim. Kaldı ki bunun aksini kimsede iddia etmedi. Fakat zamanla parti içinde demokrasinin ve liyakatın gözle görülür bir şekilde iyice zayıflaması, (ki ben görevli olduğum uzun yıllar boyunca; genel seçimler, yerel seçimler olsun adaylık için hiçbir talebim olmamıştır), kuruluş ilkelerimizin gitgide geri plana itilmesi ve inandığım değerlere iyice ters düştüğü için istifa ettim.
– Biliyorsunuz istifanız ve kısa süre sonra Gelecek Partisi’nde aktif bir göreve gelmeniz bazı yorumlara sebep oldu. Özellikle Sayın Davutoğlu ile bir anlaşma neticesinde mi istifa edildi diye?
- Kesinlikle hayır. İstifam gerçekleştikten sonra görüşülmüş, neticesinde aynı duyguları paylaştığımız ve partiden benzer sebeplerle ayrılmamızdan ötürü bir gönül birliğiyle Gelecek Partisi’nde görev almaya karar vermiş bulunmaktayım. Amacımız daha demokratik, özgür, adil ve refah içinde hak ettiği şekilde yaşayacak bir Türkiye’dir.
– Peki bu konuda ne gibi önerileriniz veya çalışmalarınız var?
- Öncelikle Güçlendirilmiş Parlementer Sistemi… Bunu yazılı metine döken ilk biziz. CHP, İYİ PARTİ, DEVA, SP ve DP de destek verdi. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine karşı olarak geliştirdiği, parlamenter yönetimi baz alan bir yönetim sistemidir. Anlaşma sağlanırsa ortak bir deklarasyon yayınlanır. Aslında bu hükümetinde işine geliyor. Çünkü iktidar düşüyor. Anketlerden rahatsızız, manipüle ediliyor. Gösterdiklerinin aksine % 27’dedir ve güçlü tahminlere göre % 20’ye düşeceğidir. Şunu net ifade edebilirim ki; 2015’ten itibaren giderek ivme kaybetmiş ve şu an iktidar en çaresiz dönemini yaşamaktadır.
– Peki böyle bir durum yaşanmaktaysa, hükümetin muhalefet partileriyle görüşmeler veya danışma anlamında bir iletişimi oldu mu?
- Şunu ifade etmeliyim ki; genel başkanımızdan özellikle dış politikadaki donanım ve tecrübelerinden dolayı görüş ve öneri almak için zaman zaman kendilerini aramışlardır ve genel başkanımız da önerileriyle yardımcı olmaya çalışmıştır.
– Peki o zaman yeri gelmişken sormak istiyorum. Şu anda bile Sayın Davutoğlu’nun önerileri istenirken, AK Parti çatısı altındayken gördüğü yanlışlar konusunda Sayın Davutoğlu uyarılarını dile getirmişmiydi?
- Tabi ki her zaman. Özellikle şeffaflık yasası, ihale yasasının getirilmesi, bakanların hatta yakınlarına kadar mal beyanında bulunması gerektiği konularını defalarca dile getirmiştir. 2016-2019’a kadarda büyük bir sorumlulukla yine raporlarını tuttu. Hatta 2019’da gazeteye yansıtmak zorunda kaldı. Davutoğlu olsaydı hala, ne dolar ne de enflasyon bu kadar artmazdı. Ve inanın Türkiye siyasetinde de ötekileştirmeler bu kadar olmaz, siyaset bu kadar sertleşmezdi.
– Peki şu anda vatandaşın ekonomik refahıyla daha doğrusu alım gücüyle alakalı neler yapılmalıdır sizce?
- Serbest piyasa ekonomisinin düzeltilmesi şarttır. Maksimum % 50 karın dışına çıkılmaması gerekir. Hatta marketlerde satılan sebze meyve etiketlerine ek olarak alış fiyatları konulma şartı getirilerek denetlenmesi gerekmektedir. Bu zor bir şey değildir. Bu yüzdenin üstüne çıktıkları tesbit edilen firmalar para veya geçici kapatma cezaları verildiğinde tekrarı olmayacağı muhakkaktır.
– Başkanım Bursa’daki eksiklikler ve çözüm önerileriniz nelerdir?
- Bursa, 4. Büyüşehir olarak maalesef ekonomiye sağladığının karşılığını alamamıştır. Tarım alanlarında kooperatifleşmesi, teşvik edilmesi gerekmektedir. Biraz önce bahsettiğim köylüden aracıyla alınan ve % 50’nin çok üstünde karlarla tüketiciye ulaştırılan ürün fiyatları denetim altına alınıp üretici ve tüketici mağduriyetine son verilmelidir. Yollar ve trafik maalesef hala büyük sorundur ve çözümlenememiştir. Büyükşehirin bütçesi karşılayamıyorsa hazine kaynaklı, yatay ve dikey yollar yapılmalıdır. En azından bir yatay yol bile bu sorunun çözümüne yardımcı olabilir. Bunun yanında yeraltı metro yolları, mevcut yollar; ana arter çift katlı, hatta hava ray sistemi şeklinde yapılabilir. Konut stoğu da maalesef kentsel dönüşümde de başarı sağlayamadı.
– Başkanım şu anda bir çok ilde olduğu gibi Bursa’da da üniversite öğrencilerinin barınma sorunu büyük. Sanırım bu konuda sizin bir öneriniz var?
- Evet bizim önerimiz: Bugünlerde tartışmaları üzerinde toplayan Sıcaksu için ürettiğimiz çözümler arasında “Apart Yurt” seçeneği var. Türkiye genelinde oluşan yurt açığı bunun akabinde Bursa’da kiraların yüzde 60 oranında değer kazanması üniversiteli gençleri çadır seçeneğine mahkum etti. Oysa ki; TOKİ marifeti ile o bölgede konut yapılacak. TOKİ burada konut yerine “Apart Daireler/Yurt” yaparsa Anadolu’nun kırsal kesiminden gelen öğrenciler için uygun konaklama seçenekleriyle bir tercih sebebi olur. 3 yıl sonra yurt sorununun olmayacağı da düşünüldüğünde Sıcaksu’daki apart daireler turizme kazandırılarak bir taşla iki kuş da vurulmuş olacaktır. Ayrıca yıkıldığı zaman dönemin belediye başkanı tarafından 2015’de yıkılan ve de 10 ay içinde yapılma sözü verilen tarihi kimliği olan TOLON Fabrikası da yerinde yapılarak Kültür ve Eğitim Merkezi’ne dönüştürülüp kadınlarımıza kazandırılmalıdır. Timsah Arena’ya gelince; konum olarak şehrin kalbinde olan stat üzerinde yoğunlaşan tartışmaları bir kenara bırakırsak o bölgeyi ekonomiye kazandırabileceğimiz kazanımları tartışmaya açmamız gerekir. O bölge atıl olmaktan çıkartılarak işlevsel hale getirilmelidir. Bölgede büyük bir hastane inşaatı sürdürülüyor. Orada bir şekilde işi düşen vatandaşımızın vakit geçireceği yerler lazım. Hastane içinde geçiremeyeceği için vaktini en yakın nokta olan Timsah Arena’ya yönlenecektir vatandaş. Bu bölgede kadın odaklı kooperatiflere yer açılarak küçük bir ticari ortam sağlanabilir. Bazı derneklerin merkezleri buraya kaydırılarak etkinlikler yapılmasına zemin hazırlanılabilir.
– Peki son sorum ittifak konusu gündeminizde var mı?
- İttifak şu aşamada gündemimizde yok. Fakat tabi ki işbirliği ve uzlaşma yapabiliriz. Ve bu da ülkemizin ve insanlarımız için istenen ve olması gereken bir durumdur.
- Peki AK Parti’yle ileride bir ittifak söz konusu olabilir mi?
- AK Parti’yle ittifak zor gibi görülüyor. Fakat ötekileştirmeden vaz geçerse, destek isterse olabilir. Ülkemizin menfaati söz konusu olduğunda kayıtsız şartsız destek oluruz.
– Röportajımızı aslında bir saat olarak planlamıştık ama başkanımızın aceleye getirmemesi ve sorulan tüm sorulara geçiştirmeden içten, detaylı yanıtları sebebiyle 2,5 saat gibi bir zaman sürdü. Verimli ve güzel bir sohbetin ardından vedalaşırken bir kaç gün sonra Bursa medyasının önde gelen isimleri için bir kahvaltı organizasyonu planladığını, bizim de olmamızı çok istediğini belirtti. Hal böyle olunca röportajımı birkaç gün sonra bu organizasyonla beraber yayınlamak istedim. Sağ olsun kendisi de anlayışla karşıladı.
Dün sabah gerçekleştirilen kahvaltı organizasyonu güzel bir mekanda tertip edilmişti. Gazetecilere öncelik verilerek il teşkilatından kalabalık olmaması için sadece birkaç kişi çağırılmıştı. Bu da organizasyonu gösterişten çıkarmış, bir sohbet havasına sokmuş, bizlerin sorularımızı daha rahat sorma ve teşkilatı tanımamız açısından güzel düşünülmüş bir planlamaydı. Bizi dış kapıdan itibaren karşılayan İl Başkanı Alparslan Yıldız ve 15 Temmuz’un önemli isimlerinden emekli vali şu anda Gelecek Partisi İçişleri Politikaları Başkanı İzzettin Küçük karşıladı. Açılış konuşmasında, “Arkadaşlar bugün ille siyaset konuşmak zorunda değiliz. Ne isterseniz öyle devam ederiz. Hatta modadan bile olur” diyerek espri yapsalar da tabi ki sohbet siyasi gündemle alakalıydı. Ben sorulan soruların yanıtlarını birkaç gün öncesinden alsam da, farklı olan sorular da vardı. Bir arkadaşımızın İzzetin Küçük’e sorduğu, ”Başkanım, önümüzdeki dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığı düşünüyor musunuz?” sorusuna:
‘Hayır! Yerel seçimlerde aday olmayacağım’ diyerek net bir yanıt verirken genel seçimlerde olacağının sinyalini de vermiş gibiydi.
Benim sorum ise şuydu; ”Eğer hükümeti yönetme şansı verilirse şu anda din, diyanet vs gibi konuların öne çıkması konusunda sizin tavrınız nasıl olacaktır?” sorusuna ise:
- Tam bir laik devlet anlayışı içinde olacağımızdan emin olabilirsiniz. Devlet tarafından hiçbir ideoloji dayatılmamalıdır, din dahil. Din değerimizdir ama siyasete alet edilemez. Uygar bir ülkede ne din, ne de başka bir ideoloji dayatılmaz.
- Ayrıca eğitim konusunda öncelikleri olacağını belirtirken; mesleki ve teknik liselere de gerekli önem verileceğini ve tüm öğrencilere burs vereceklerini ve yine eğitimle alakalı “cumhuriyet değerlerine, milli değerlere saygılı, özgürlükçü bir eğitim modeli hedefimizdir” diyerek devam etti. iş alımlarında da mülakatın kaldırılarak liyakatın önde olacağını belirttiler.
Bu konuda İzzettin Küçük’ün görüşleri şöyleydi: Valilik yaptığım dönemde de mülakatlarla ilgili çok itirazım olmuş, hatta valilikten ayrılma sebeplerimden birisi de bu konudur. Bunun yanında Gelecek Partisi’nin farkı, siyasi etik yasası; siyasete giren adamın servetle parayla ilgisini keseceğiz. Bir kaç yılda bir mal beyanında bulunacak. Siyasetin finansmanı şehirlerin talanına dayalı. Talancı iktidarın ve belediye meclis üyelerinin beraber işbirliğinde olmasına dayanır. Biz de yerel yönetimleri güçlendirelim derken; yöneticileri güçlendiriyoruz. Ayrıca kimse 2 dönemden fazla siyasette olmamalı.
Medyanın özgür olmasının bir ülkenin gelişmesinde önemli bir yer tuttuğu ise sık sık tekrarlandı sohbetimiz sırasında…
Son sözlerini ise bir devlet yönetiminin asıl esasları; “Akıl, Hukuk , Dürüstlüktür” diyerek tamamladılar…
Evet siyasetin olanca hızla hareketlendiği bu günlerde siyasi partilerde, özellikle yeni kurulan siyasi partilerde ise daha bir hareketlilik söz konusu… Tabi ki olması gereken bu. Kendilerini vatandaşa anlatmaları gerekiyor ve bu konuda medyanın öneminin farkındalar. Ayrıca bir çoğu deneyimlenen siyasi partilerden ayrılıp yeni bir çatı altında kurulmuş partiler ve bu partilerin yanıtlaması gereken daha çok soru ve ikna etmesi, güven telkin etmesi gereken bir hayli konu ve milyonlarca seçmen var…
Yani işleri çok da kolay değil…
Kaldı ki hiç bir dönem bu kadar kararsız ve bilinçli seçmen olmamıştır belki de…
Ne diyelim; ülkemiz için, bizler için en iyisi, en vicdanlısı, en adili ve en vatanperveri hangisiyse sandıklardan da umuyoruz ki o çıksın…
Sevgi huzur ve umutla…