İstanbul’un barajları son 15 yılın en düşük seviyesinde
İstanbul’a içme suyu sağlayan barajlardaki su seviyesi yüzde 21,71 ile son 15 yılın en düşük seviyesine indi.
Kurak geçen sonbaharın ardından İstanbul’un su kaynağı olan barajlardaki su seviyesi yüzde 21,71’e inerken, bu, 2005’ten bu yana en düşük oran olarak kayıtlara geçti.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı bugün itibarıyla 21,71 olarak ölçüldü.
Su miktarı Istrancalar’da yüzde 31,06, Terkos’ta yüzde 22,68, Sazlıdere’de yüzde 5,54, Alibey’de yüzde 28,41, Büyükçekmece’de yüzde 17,12, Ömerli’de yüzde 20,73, Darlık’ta yüzde 50,40, Elmalı’da yüzde 23,57, Pabuçdere’de yüzde 6,53, Kazandere’de yüzde 3,76 olarak kaydedildi.
İstanbul’a su sağlayan baraj ve göletler azami 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahipken, su miktarı 188 milyon metreküp seviyesinde bulunuyor.
İSKİ’nin açıkladığı rakamlara göre İstanbul’da kış döneminde günlük ortalama 2,8 milyon metreküp su tüketiliyor.
Öte yandan İstanbul’a su sağlayan kaynaklar olan Yeşilçay ve Melen’den 2020 yılının 11 ayında 477 milyon 745 bin metreküp su alındı. Barajlardaki su miktarının kritik seviyelere inmesinin ardından bu kaynaklardan sağlanan su miktarı da büyük artış gösterdi.
Barajlardaki doluluk oranı, 15 Aralık tarihi baz alındığında, 2005’te yüzde 55,07, 2006’da yüzde 57,5, 2007’de yüzde 22,31, 2008’de yüzde 27,82, 2009’da yüzde 89,72, 2010’da yüzde 74,53, 2011’de yüzde 52,51, 2012’de yüzde 56,61, 2013’te yüzde 38,49, 2014’te yüzde 51,98, 2015’te yüzde 61,40, 2016’da yüzde 37,63, 2017’de yüzde 55,29, 2018’de yüzde 69,16, 2019’da 34,85, 2020’de ise 21,71 olarak gerçekleşti.
Tasarruf için yapılması gerekenler
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, suyun insan ve diğer canlılar için hayati öneme sahip olduğunu belirterek, mevcut durumda seferberlik haliyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Küresel ölçekte ve ülkede yaşanan sıcak ve kurak ayların barajlardaki su seviyelerinin kritik seviyelere kadar düşmesine yol açtığına işaret eden Toros, “2020 yılı hem sıcak hem de kurak geçti. İstanbul barajlarındaki su seviyesi verisine ulaştığımız 2005 yılından bu yana en düşük seviyeye indi. Aralık ayının ortasına gelmemize rağmen hala yağışların yetersiz olması herkesi korkutmaya başladı. Susuz bir İstanbul’un olması İstanbullulara bağlı. Dolayısıyla hep birlikte, elimizdeki su kaynaklarını nasıl daha verimli kullanabileceğimiz konusunda çaba göstermeliyiz.” diye konuştu.
Kovid-19 salgını dolayısıyla temizliğin öneminin bir kez daha ortaya konulduğunu belirten Toros, suyun değerinin de bilinerek tasarruf çağrısında bulundu.
“Su israfını önlemek ve tasarruf yapmak için hepimiz seferber olmalıyız.” diyen Prof. Dr. Toros, su tasarrufuna yönelik önerilerini ise şöyle sıraladı:
“Ekonomik musluk başlığı kullanarak yarı yarıya su tasarrufu yapabiliriz. Ellerimizi yıkarken sabunladıktan sonra musluğun kapalı olmasına azami özen göstermeliyiz. Az su alıp elimizi 20 saniye sabunlar sonrasında musluğu az açıp elimizi yıkarsan harcayacağımız su miktarı 100-200 mililitre olacaktır. Ellerimizi yıkarken musluğu açık bırakırsak 2-3 litre suyu boşa da akıtmış olabiliriz. Her el yıkamamızda 1 litre su tasarrufu yapsak çok ciddi miktarda su tasarrufu sağlayabiliriz. Dişlerimizi fırçalarken, tıraş olurken musluğun kapalı olmasına azami özen göstermeliyiz. Aynı şekilde duş alırken ve çamaşır makinesini de tam doldurup çalıştırarak da önemli bir tasarruf sağlayabiliriz. Sebzelerimizi, meyvelerimizi her zamankinden daha fazla yıkıyoruz. Bunu yaparken de bir kap içinde onları bekletip, sonra durulama yaparak ve bu suyu da bitkileri sulamada kullanarak su tasarrufu yapabiliriz.”
“Kayıp kaçakların azaltılması gerekir”
Suyu yerinde biriktirmenin de önemli olduğunu belirten Toros, yağmur hasadı yaparak su biriktirilip değerlendirilebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Hüseyin Toros, diğer tasarruf yöntemlerine ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Duş alırken veya diğer zamanlarda sıcak su musluğunu açtığımızda gelen ilk soğuk suyu tekrar geri sisteme veren vana yapıları kullanabiliriz. Bu sistem yoksa ilk gelen soğuk suları bir kapta biriktirip bitkileri sulamada kullanabiliriz. Sifon haznesine 1 litrelik pet şişe koymak da oldukça pratik bir tasarruf yöntemi. Bitkileri buharlaşmanın en az olduğu rüzgarsız, gün içinde havanın en soğuk ve nemin en yüksek olduğu zamanlarda sulayabiliriz. Böylelikle daha az su ile bitkilerin su ihtiyacını karşılayabiliriz. Kış döneminde günlük su sarfiyatı 2,8 milyon metreküp. Bunu en azından yapacağımız tasarruf tedbirleriyle 2,5 milyona indirir ve sürekli hale getirirsek su sıkıntısı yaşamayacağımız düşünüyorum.”
Kayıp kaçak oranının da yüzde 23 seviyelerinde olmasının çok ciddi bir sorun olduğuna işaret eden Toros, bu oranı mümkün olduğu kadar aşağıya çekecek çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti.
Barajlardaki ve su havzalarındaki kayıp ve kaçakların da azaltılma gerektiğini vurgulayan Toros, “Buharlaşmayı sıcak ve rüzgar artırır. Barajlarda yüzey alanı arttıkça buharlaşma artar. Bunların etkisini azaltacak çözümler üretmek gerekiyor.” diye konuştu.
(AA)