Anadolu16.com

İYİ Parti lideri Akşener’den ‘HDP’ açıklaması

İYİ Parti lideri Akşener’den ‘HDP’ açıklaması
03.11.2021
A+
A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. ‘Kürdistan’ tartışmalarına değinen Akşener “ PKK’nın değil, milletimizin gündemini tartışmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Gündem hakkında partisinin Grup Toplantısı’nda konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “‘Burası Kürdistan’ dermiş. Neye şaşırıyorsunuz, bu kişi HDP çalışanı. HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyorum. ‘HDP, PKK ile arasına mesafe koymalı’ diyoruz. İşin asıl acınası tarafı, Cumhur İttifakı bize saldıracaklar diye PKK’nın gündemini taşıdılar. Mektup kardeşliği var, elbette öyle olacak” dedi

Meral Akşener’in konuşmasının satır başları şu şekilde:

Ülkemizde her gün başka bir kadın hayatını kaybediyor. Geçtiğimiz hafta Şebnem kızımızı kurban verdik, gencecik bir çiçeğimiz daha soldu. Her cinayette benzer gelişmeleri ve sonuçları görüyoruz.

Bugün Türkiye’de kadın hayır dediğinde onun iradesini koruyacak bir hukuk yok. İşte biz bu yüzden ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ diyoruz.

Uygulanmış olsaydı yüzlerce kadını koruyacak bir sözleşmeydi. Bu ülkenin kadınları yerine birkaç Taliban kafalının aklına uymayı tercih ettiler. Yetkiyi aldığımızda çay masaya gelmeden İstanbul Sözleşmesi imzalanmış ve en keskin şekilde uygulanır olacak. İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak

“BALTALAMAK İÇİN HER YOLU DENİYORLAR”

Başarısızlıklarıyla yüzleşmeyi ısrarla reddediyor. Dün milletin adamıyım diyenlerin bugün millete nasıl sırt çevirdiğini görüyoruz.

Bizim ilçe ziyaretlerimizi havuz medyası da yakından takip ediyor. Onların misyonu başka. AK Parti ve küçük ortağı bizim milletimizle temasımızdan çok rahatsız. O nedenle bizim bu ziyaretlerimizi baltalamak için her yolu deniyorlar.

Bu sefer değişik bir şey oldu. Siirt’te her zamanki AK Parti atraksiyonun dışında bir HDP çalışanı bir esnafa gelip ‘Burası Kürdistan’ dedi. Neymiş, nasıl olur da ‘Burası Kürdistan’ dermiş. Neye şaşırıyorsunuz, bu kişi HDP çalışanı. HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyorum. ‘HDP, PKK ile arasına mesafe koymalı’ diyoruz. İşin asıl acınası tarafı, Cumhur İttifakı bize saldıracaklar diye PKK’nın gündemini taşıdılar. Mektup kardeşliği var elbette öyle olacak.

Kaç gündür PKK’nın gündemini konuşan bir iktidar mensupları ve PKK’lıların söylemini gündeme getiren bir iktidar mensubu yöneticileri. İnanamıyorum. Sayın Bahçeli ile Sayın Öcalan arasındaki mektup arkadaşlığını biliyorduk ama Sayın Soylu’nun da paydaş olduğunu öğrenmiş olduk. PKK’nın değil, milletimizin gündemini tartışmaya davet ediyorum.

Biz bugüne kadar ne Sayın Bahçeli’ye ne MHP mensuplarına hakaret edecek, iftira atacak tek bir sözün sahibi olmadık. Sadece bir fikrin temsilcisi olduğu iddia edilen o yapının, o fikre duyduğumuz saygıdan, saygılı davrandık. Onlar bu saygıyı asla göstermedi.

 “İÇİŞLERİ BAKANI SENİNLE İLGİLENMİYORUZ”

Kabadayılık yapan tosunlara sesleniyorum; 2011’i hatırlayın. Ne yaşandı bu ülkede, Sayın Bahçeli’ye ne dendi bu ülkede… Elinize zülfikar verilmişse gelin kafamı kesin de görelim. AK Parti’nin havuz medyası verdiğim yanıtı yetersiz buldu, İçişleri Bakanı konuşana kadar MHP’den tık yoktu, İçişleri Bakanı konuştu bu arkadaş dedikodu yapıyor. İçişleri Bakanlığı dedikodu yapmaz. Bizim üzerimizden makamını muhafaza etmek için atraksiyon yapıyorsun ama seninle ilgilenmiyoruz.

AKŞENER ÖZÜR DİLEDİ

Bir arkadaşım uyardı Sayın Öcalan demişim. Sizden ve milletimizden özür diliyorum. Aklımın ucundan geçmez bebek katiline sayın demek. Dediysem hatırlamıyorum.

Dünyanın en güzel coğrafyasında yer alıyoruz. Dünyanın en bereketli topraklarında yaşıyoruz. Avrupa’nın en büyük tarım alanlarına sahibiz. Tarım ve hayvancılık, bizim en büyük zenginliğimiz. Ama maalesef, bu beceriksiz iktidar; Tarlasında, bağında, bahçesinde, ahırında ve kümesinde, üretime devam eden çiftçilerimize, pandemi döneminde bile, sahip çıkmadı.

“AKP’NİN TARIM POLİTİKASI TUTARSIZLIK POLİTİKASI”

Bir taraftan, dövizle ve yüksek maliyetlerle, diğer taraftan da, kuraklıkla ve zincir marketlerin tedarikçileri ile, mücadele etmek zorunda kalan çiftçilerimizi, yalnız; tarım sektörünü de, sahipsiz bıraktı.

Artık bu durum, öyle bir noktaya geldi ki; Ak Parti’nin tarım politikası, âdeta bir tutarsızlık politikasına dönüştü. Mesela, dünyada lider olduğumuz fındığa bakalım. Fındıkta, hükûmetin açıkladığı, 26 buçuk liralık fiyat, üreticinin maliyetinin bile, altında kaldı. Bu da yetmezmiş gibi; hükûmetin adeta teslim olduğu, yabancı bir firma, çıktı, fiyatı 25 liraya çekti.

Çiftçiyi ve üreticiyi koruması gereken iktidarın, gıkı bile çıkmadı, çıkamadı. Yani, en önemli tarım ürünlerimizden birinin fiyatında, yabancı firmalar istedikleri gibi oynama yaparken, iktidar oturup seyretti, bu vicdansızlığa yol verdi. Peki yalnızca fındıkta mı? Maalesef hayır.

ÇİFTÇİLER BEKLİYOR

Buğday, arpa, mercimek ve nohut için de aynı şeyler geçerli. Her zaman olduğu gibi, bu ürünlerin, alım fiyatları konusunda da, uçan kuş bile suçlu, yine bir tek onlar suçsuz. Bu seferki bahaneleri de kuraklık oldu. Haydi kabul. Diyelim ki, kuraklık üretime engel oldu. Peki, o zaman bu kuraklık primleri nerede kaldı? Tam 5 ay geçti, primler yok. Ellerini vicdanlarına koyup da, çiftçimizin hâlini bir türlü görmediler. Daha bu hafta Siirt’te bir çiftçi kardeşim söyledi. Kurtalan da, kuraklık bölgesi olarak, yardım kapsamına alınmış. Ama daha yardım ödemesi yapılmamış.

Çiftçilerin hepsi bekliyor. Bölgedeki tarlaların, yüzde 90’ı bırakın ekilmeyi, daha sürülmemiş bile… El insaf! Çiftçiye böyle zulüm olur mu? Böyle devlet yönetimi olur mu? Yazıktır, günahtır!

Kuraklık demişken, bir başka önemli ürünümüze daha değinmemiz gerekiyor. Şeker pancarından bahsediyorum. Ama maalesef, İç Anadolu’nun bazı kısımlarında, kuraklık ve sulamada meydana gelen sıkıntılar nedeniyle, maalesef pancarda verim düşüklüğü yaşanıyor.

“ŞEKER PANCARI STRATEJİK ÖENEME SAHİP”

Çünkü şeker pancarı, ciddi miktarda suya ihtiyaç duyuyor. Artık çocukların bile bildiği, ama iktidarın bir türlü anlamadığı, bir gerçek var. İklim değişikliğine bağlı su kıtlığının, giderilmesi için, sulama yöntemlerinde, değişiklik yapılması gerekiyor. Şeker pancarı tarımı, ülkemiz için stratejik öneme sahip. Çünkü pancar, yalnızca şeker üretiminde değil, hayvan yeminden, biyo-yakıta, briket kömüründen, inşaat harçlarına, hatta ilaç ve kozmetik sanayisine kadar, her yerde kullanılıyor. Eğer, ülkemizin en önemli sektörlerinden biri olan, şeker pancarı tarımını ve şeker sektörünü, sürdürmek istiyorsak; Eğer gelecekte, kişi başına düşen şeker ihtiyacımızı karşılamak, ve dışa bağımlı kalmamak istiyorsak; şeker pancarındaki üretim miktarını, ve birim alandaki verimi artırmamız gerekiyor.

İşte biz, İYİ Parti olarak, tam da bu yüzden, diyoruz ki; ülkemizin şeker politikası, iç talebi karşılama, ve dünya piyasalarında, önemli bir üretici olma amacı taşımalıdır. Nişasta bazlı şekerdeki kota artışları durdurulmalı, Avrupa Birliği’nin kota seviyelerine uygun olarak, yeniden düzenlenmelidir.

Şeker üretim maliyetlerini düşürmek için, şeker pancarı tarımı, teknolojik ve finansal açıdan desteklenmelidir. Peki biz bunları söylerken, onlar ne yapıyor? Ak Parti iktidarı döneminde; 2015’ten beri, ihraç ettiğimiz şekerden daha fazlasını, ithal etmeye başladık. İzlenen berbat tarım politikalarının sonucunda, bugün, şeker gibi bir temel ihtiyaç ürünümüzde bile, zamlarla karşı karşıyayız. Ne var ki, o her şeyi çok bilen, ama iş icraate gelince, sınıfta kalanlar; bu sorunu da, üreticiye ve satıcıya sopa göstererek, çözüyor-muş gibi yapıyorlar.

 “BİLMİYORUZ SANMAYIN”

Buradan iktidardakilere seslenmek istiyorum; En son, devlete ait TÜRKŞEKER’e kesilen ceza var, bilmiyoruz sanmayın. Girdi maliyetlerindeki artış yüzünden, fiyatlar artmasın diye, TÜRKŞEKER’in zam yapmasına engel olarak, ne yapmaya çalışıyorsunuz, anlamış değiliz. Pancar Kooperatifleri’ne ait olan, şeker fabrikalarını da, batırmaya mı çalışıyorsunuz? TÜRKŞEKER’in, şeker fiyatlarını sübvanse etmesi, 3 milyar liradan fazla zarara neden oldu.

Ne yazık ki, bu zararın dönüp dolaşıp, milletimize fatura edileceği de, gün gibi ortada. Zamları bir kere ötelersiniz, iki kere ötelersiniz, ama sonra, benzinde olduğu gibi, bir kerede, dünyanın zammını, vatandaşın omuzlarına yüklersiniz.

Kuru üzümde, kuru incirde, çeltikte, yer fıstığında da, sorunlar bitmiyor. Hâlbuki ülkemiz, kuru üzüm ve kuru incir üretiminde, ihracat liderliğine oynuyor. Ancak fiyatlarımız, geçen yıl ile aynı olarak belirleniyor. Yani iktidar, dünyada lider olduğumuz ürünlerde üretim yapanları, üretime küstürmek için, adeta özel bir çaba harcıyor.

Yer fıstığı ise, daha da beter bir durumda. Geçen yıl, 9 ila 12 lira civarında olan fiyat, bu yıl, 6 ila 8 lira arasında düştü. Yer fıstığının, Toprak Mahsulleri Ofisi görev kapsamında olmaması da, üretim planlaması yapılmamasına neden oldu. Bakın, kışlık ekim dönemindeyiz.

Çiftçimizin, üreticimizin desteğe ihtiyacı var. Rekoltelerin doğru açıklanması, kuraklık etkisinin doğru ölçülmesi gerekiyor diye, bu kürsüden taa yazın başında, Haziran ayında söyledik. Ancak gelin görün ki; parlak zekasıyla göz dolduran Tarım Bakanı, Temmuz-Ağustos ayında, kuraklığa dayalı mecburi açıkları, hesaplamayı beceremedi.

“BU SENE KİMSE BUĞDAY EKMİYOR”

Bu yüzden de, Temmuz ayında, 260 dolara düşen buğdayı, 353 dolardan, 240 dolara düşen arpayı da, 330 dolardan ithal etmek zorunda kaldık. Hep söyledim, tekrar söylüyorum; Eğer bu kafayla giderseniz, bu başarısız politikayla devam ederseniz; Yakın zamanda ekmeği de, 4 liradan satın almaya başlayacağız. Keza Siirt’te, Tarım Ürünleri Ofisi işleten bir kardeşim de, aynı şeyi söylüyor. Diyor ki; “Bu sene kimse buğday ekemiyor.

Çiftçiler kuraklık ve yüksek maliyetlerden dolayı, hep mercimek ekti. Allah korusun, gelecek sene biz ekmeği, belki tanesi 6-7 liradan yiyeceğiz.” Değerli çiftçi kardeşlerim; Biliyorum, artan girdi maliyetlerine, artık dayanamıyorsunuz. Biliyorum, borçlarınız nedeniyle, traktörünüzden, evinizden, hatta tarlanızdan oluyorsunuz.

“İKTİDARDAKİLER SİZE MASAL ANLATMAYA DEVAM EDİYOR”

Biliyorum, ekemiyorsunuz, biçemiyorsunuz. Biliyorum, dolar 10 liraya, Mazot 8 buçuk liraya, Gübre 4500 liraya dayandı. DAP ve Üre fiyatları da, 8000 ila 9000 lira arasında geziniyor. Ama maalesef, siz bunca çileyi çekerken, iktidardakiler size masal anlatmaya devam ediyor. Hiç utanmadan, yüzleri zerre kızarmadan, bugünkü düşük fiyatları, yine kendilerinin sorumlu olduğu, döviz artışına bağlıyorlar. Ama ben biliyorum ki; Dolar ve Euro bu kadar tırmanmadan önce de, elinizdeki ürünler, hep düşük fiyatlardan alınıyordu.

Yani girdiler ve döviz, artsa da, artmasa da; Türk Lirası, değerli olsa da, olmasa da; AK Parti’nin gözünde, çiftçinin, üreticinin hiçbir değeri yok. Ben biliyorum ki; Hep sizin ürettiğiniz ürün kaybediyor. Hep siz kaybediyorsunuz. Üstelik bütün bunların faturası da hep size kesiliyor, hep siz suçlanıyorsunuz. Ve ben biliyorum ki; bu adaletsiz düzene, artık tahammül edemiyorsunuz…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.