Karayip korsanlarından, Somalili korsanlara… (II)
Somali korsanları, öyle gözü kara insanlardı ki, 7-8 kişilik bir kayık/bot ve roket/tüfeklerle, yüzlerce kişiden oluşan gemilere saldırmaktan çekinmezlerdi.
Korsanlığın bir ‘’meslek’’ dalı haline geldiği günden beri onlar için en önemli riskler şunlardı; bir çatışmada ölmek, sakat kalmak, devlet tarafından yakalanıp hapse atılmak, hatta idam edilmek.
Bütün bu risklere karşılık, ölüme meydan okuyan bu insanların yaşamları sorgulanmaya değerdir.
1990’lı yılların başından itibaren devlet gücünün olmaması sebebiyle, trol ile avcılığın yaygınlaşması, doğal çevrenin bozulması, kirlenmesi, balıkçılık ile uğraşanların mesleklerini yapamaması sonucu, Somalili vatandaşları korsanlık mesleğine itti.
Korsanlarla ilgili diğer bir ilginç bilgi de, gemiye ilk çıkan kişi, toplanan ganimetten en fazla payı alandır. Bu yüzden birçok kişi gemiye ilk çıkmanın ve kavgayı ilk başlatmanın karşılığını maddi olarak elde etmek ister, bu da aralarında bir rekabet oluşturur.
Somali Korsanları ile ilgili başka bir ilginç bilgi de;
“2008 – 2012 yılları arasındaki başarılı genç Somali korsanlarının büyük çoğunluğunun fidyelerden kazandıkları paralarla kamyonet aldıkları ve yeni eşleri için mehir ödedikleri görülmektedir. Öte yandan korsanlar tarafından satın alınan lüks villalar, yeni asfalt yollarda süzülen 4×4’ler ve korsanlara hizmet veren nitelikli restoranlara dair fantaziler Batı basını tarafından pek görkemli olmayan bu haberleri sansasyonel bir şekilde süslemenin yoludur.” (Peter Lehr – Korsanlar – Yeditepe Yayınevi)
Korsanların, çok uluslu şirketlerin gemilerine zarar vermeleri sonucu, teknolojik üstünlüklerle donatılan savaş gemileri bu konuda korsanların peşine düşerek, birçok bölgede başarılı operasyonlarla üstünlük sağlamışlardır. Sorun yaşanan bölgelere, uluslararası işbirliği sonucu oluşturulan silahlı askeri güçler, Somalili korsanların eylemlerine darbe vurmuştur.
Ülkedeki uzun süreli devlet kanallı otorite boşluğu, Somali’de korsanlığın yaygınlaşarak, uluslararası deniz taşımacılığına ciddi sorunlar yarattı. AB, BM ve NATO, Somali’de artan deniz haydutluğuna karşı önlem almaya çalışsa da, saldırılar yüksek miktarda maddi kayba neden oldu.
Somali’nin ikliminin tropikal ve kurak geçmesi sebebiyle pek çok insan yokluk, sefalet ve kıtlık ile karşı karşıyadır. Temizlik problemi ve sıcak, salgın hastalıkları çok ciddi bir şekilde artırmaktadır. Yardım kuruluşları ülkedeki kıtlığı sonlandırabilmek adına çalışmalar yürütse de yapılan yardımların büyük bir kısmı yardıma en çok muhtaç olan insanlara ulaşmıyor.
Somali vb. ülkelerde çevre ve doğayı koruyucu önlemlerle, toplumun geçim kaynağı olan balıkçılık ve turizm sektörlerinin geliştirilmesi çok önemlidir.
Somali, yaşanan kurak mevsimler, uzun süreli kanlı çatışmalar, siyasi istikrarsızlık ve artan küresel gıda fiyatlarının ardından (covit – Rusya/Ukrayna savaşı) büyük bir kıtlık ile karşı karşıya.
‘’Durum Ukrayna’daki savaş ve küresel gıda ve yakıt piyasalarındaki bozulma ile önemli ölçüde daha da kötüleşti. Bu yıl içinde kıtlık ilan edilmesi konusunda güçlü bir olasılık var ve bu korkunç durumun gelecek yıla kadar devam etmesi bekleniyor. 7,1 milyona kadar insanın acil insani yardıma ihtiyacı olduğu düşünülüyor. Bu, Somali nüfusunun neredeyse yarısı. Somali’deki son iki kıtlığın her birinde yaklaşık 250.000 kişi yaşamını yitirdi. ‘’ (Tayfur Bal – https://www.habernediyor.com – Somali kıtlığın eşiğinde.)
BM (Birleşmiş Milletler) sözcüsü Laerke,
‘’Ülkede 2,3 milyon kişinin ciddi derecede su ve gıda eksikliği yaşadığını belirten Laerke, merkez ve güney bölgelerde yaklaşık 100 bin kişinin güvenli gıda ve su arayışı için evlerini terk ettiğini kaydetti.
Laerke, “Kuraklık nedeniyle insani yardım ve koruma ihtiyacı duyan kişi sayısının 2022’de 5,9 milyondan 7,7 milyona yükseleceği tahmin ediliyor.” (https://www.hurriyet.com.tr – Dünyada ilk! Madagaskar iklim değişikliğine bağlı olarak kıtlığın eşiğinde adlı 19 Kasım 2021 tarihli yazı)
Emperyalizm, küresel yollarla gittiği ülkelere sadece insanları sömürmekle kalmaz, doğal çevreyi, yeraltı/yerüstü kaynakları, kısacası tabiatı da ‘’rant’’ uğruna yerle bir eder.
Somali bu açıdan dünyada en kötü örneklerden birisidir.
Kamu doğal kaynaklarının, uzun süreli iç ve dış küresel güçlere kiralanması ve satılması, doğal çevrenin yok oluşuna neden olmaktadır.
John Bennet’in şu sözü çok ilgimi çekmiştir; ‘’Doğaya hoyratça davranan toplumlarda, insanlar arasındaki ilişkiler de hoyratça oluyorlar.’’
Keşke, insanlar arasındaki ilişkiler ‘’hoyratça’’ değil dostça olabilse…
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…