Koray Aydın’dan Erdoğan’a yanıt: İYİ Parti’yi ve cesur liderini hiçbir güç yıldıramaz
İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik “gelin hanıma Rize’de gayet güzel bir ders verdiler. Gerekeni yaptılar. Bu daha bir, daha neler olacak neler… Bunlar iyi günler…” şeklindeki sözlerine cevap verdi.
İYİ Parti Grubu adına TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Koray Aydın, “Bunlar ne kadar sorumsuz, ne kadar ölçüsüz, ne kadar izansız ve ne kadar çirkin sözler. Daha ne olacak? Her gittiğimiz yerde bizi taşlatacak mısınız? İYİ Partilileri yoksa zincire mi vurduracaksınız? Yoksa İYİ Partilileri ve liderini linç mi ettireceksiniz? Bütün dünya şunu bilsin ki; İYİ’ler ve Cesurlar Hareketi’ni ve onun korkusuz liderini hiçbir güç yıldıramaz. Biz ateş çemberinden geçerek bu günlere geldik. Biz önümüze çıkarılan tüm engelleri teker teker aşarak bu günlere geldik. Sadece Sayın Erdoğan değil dünyadaki hiçbir güç bizi korkutamaz ve yıldıramaz” dedi.
TAHRİKLERE KAPILMAYACAĞIZ; SORUMLU, AKILLI VE ÖLÇÜLÜ DAVRANACAĞIZ
İYİ Parti kadrolarının sorumlu, akıllı ve ölçülü davranacaklarını ifade eden Aydın, şöyle devam etti: “Devletin ve milletin birliğini temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı, halkı açıkça kin ve düşmanlığa tahrik ediyor, teşvik ediyor. Bir Cumhurbaşkanı için bundan daha elim, daha vahim ve daha korkunç ne olabilir? İYİ’ler ve Cesurlar Hareketi olarak, Allah’tan başka hiç kimseden korkmadan, aziz Türk milletinin emrinde ve hizmetinde olmaya devam edeceğiz. İYİ Parti olarak, tehditlere elbette ki boyun eğmeyeceğiz, ama tahriklere de kapılmayacağız. Sorumlu, akıllı ve ölçülü davranacağız.”
KÖTÜ SÖZ SİZE; BAĞIŞLAMAK BİZE… BÖLMEK SİZE; BÜTÜNLEMEK BİZE…
İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, “artık bundan sonra İYİ Parti olarak Sayın Erdoğan ile rolleri değiştik. Şeyh Edebali’nin asırlardan süzülüp gelen öğüdünü, liderimiz Sayın Meral Akşener’in şahsında İYİ Parti Ailesi olarak üzerimize alıyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
Sayın Erdoğan ve AK Partili arkadaşlar. Bundan sonra öfke size; uysallık bize…Güceniklik size; gönül almak bize…Suçlamak size; katlanmak bize…Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar size; adalet bize… Kötü söz, haksız yorum size; bağışlamak bize…Bundan sonra bölmek size; bütünlemek bize…Üşengeçlik size; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek bize…
Sabretmesini bileceğiz. Vaktinden önce çiçek açmaz…Şunu da unutmayacağız. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın….Yükümüz ağır, işimiz çetin, gücümüz kıla bağlı. Allah yardımcımız olsun.
Bu öğüdü, sadece ceddimiz Osmangazi’ye değil, bütün devlet başkanlarına veren Şeyh Edebali Hazretlerinin ruhu şad olsun.”
Konuşmasında AK Parti iktidarının dış politikasını da değerlendiren Koray Aydın, İsrail zulmüne maruz kalan masum Filistin halkının yanında Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlı Müslüman Türklere ve bütün mazlumlara İYİ Parti olarak sahip çıktıklarını ifade ederek, ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın’ın konuşmasının tamamı şöyle:
“Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Görüşülmekte olan 188 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış buluyorum.
Bu vesileyle, sözlerimin başında anlaşmanın hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
İKTİDAR, DIŞ POLİTİKADA ÜLKEYE ZAMAN, GÜÇ VE İTİBAR KAYBETTİRMİŞTİR
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye, kültürel sınırları ve medeniyetimizin hudutları itibariyle, mazlum coğrafyaların kalbi niteliğinde olan bir ülkenin adıdır.
Dış politikanın icrası; bu büyük medeniyet coğrafyasının ihtiyaçları ve tarihi derinliğini taşımak mecburiyetindedir.
5 bin yıllık tarihin ve 16 devletin mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakları yere basan bir dış politikaya sahip olması gerekir.
Türkiye dış politikada önce efelenecek, sonra da çark edecek bir ülke değildir.
Öncelikle, nasıl bir ülke yönettiğinizin, hangi tarihi mirasın üzerinde oturduğunuzun farkına varın.
Ne yazık ki 19 yıllık AK Parti iktidarı dış politikada ülkemize zaman, güç ve itibar kaybettirmiştir.
Mısır politikası bunun son ve en acı örneğidir.
Suriye politikası böyledir,
Irak politikası böyledir,
Kıbrıs politikası böyledir,
Libya politikası böyledir.
Sayın sayabildiğiniz kadar…
KIBRIS’TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ, AK PARTİ İKTİDARI 19 YIL SONRA ANLADI
Değerli Milletvekilleri,
Hatırlayalım, iktidar 2002’de ilk geldiğinde, Kıbrıs’la ilgili tezi “çözümsüzlük çözüm değildir” olmuştu.
Hatta, Türkiye’de Annan Planı’na hayır kampanyası yapan Kıbrıs Davası’nın Başkahramanı ve Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş da iktidarın hışmına uğramıştı.
Sayın Erdoğan, Denktaş’a “ne anlatacaksan git Kıbrıs’ta anlat” demişti.
Sonuçta iktidarın Kıbrıs’taki yanlış politikasını hiç beklemedikleri şekilde Rum tarafının hayır demesi kurtardı.
Sayın Cumhurbaşkanı geçenlerde partisinin Grup Toplantısında “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm dışında çözüm kalmamıştır” dedi.
Harika, kendisini öncelikle tebrik ediyor ve bu konuda sonuna kadar destekliyoruz. Ama öğleden sonra günaydın demeden de geçemiyoruz.
Demek ki çözümün adı neymiş;
iki toplumlu iki devletli çözüm.
Bu çözüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’in kurulduğu 1983’ten bile öncesine dayanıyor. Yani bu çözüm yarım asırlık devlet aklıdır.
Beğenmediğiniz, “propagandanı git Kıbrıs’ta yap” dediğiniz Rauf Denktaş’ın ve bu ülkenin milli devlet politikasına 19 yıllık iktidarınızın sonunda ancak gelebildiniz.
İşte sizin dış politikadaki basiretiniz, işte sizin öngörünüz, işte sizin ileri görüşünüz bu kadar.
İktidar, hemen her konuyu deneme yanılma ile öğrenen bir çocuğa benziyor.
İktidar, yılların birikimi olan devlet aklını bir kenara itmiş, yetişmiş diplomatları “monşer” diye dışlamış ve diplomasi ile alakası olmayan yandaşlarla dışişlerindeki liyakat sistemini de yok etmiştir.
İKTİDARIN İSRAİL POLİTİKASI, HAMASETTEN ÖTEYE GEÇMİYOR
AK Parti iktidara geldi geleli, görünürde İsrail’e karşı son derece sert politikalar yürüttüğü izlenimi vermektedir.
Ancak gerçek hiç de göründüğü gibi değildir.
İktidarın İsrail politikası, hamasetten öteye maalesef geçmemektedir.
Esip gürleyen, İsrail saldırılarını en sert şekilde kınayan iktidarın bu yaptıklarını biz de yaptık yapıyoruz, milletimiz de yapıyor.
İsrail’in Kudüs’e yönelik, Camide ibadet eden Müslümanlara yönelik hain saldırıları elbette kabul edilemez. Şiddetle kınıyoruz ve lanetliyoruz.
Biz acılar arasında bir öncelik-sonralık ilişkisi kurmadan, hiçbir ayrım yapmadan tüm mazlumlar için sesimizi yükseltiyoruz. Filistin’i Arakan’dan, Kekük’ten, Doğu Türkistan’dan ayrı tutmuyoruz.
İYİ Parti olarak bizim teşkilatlarımız da mülki amirlerden izin alarak İsrail’in saldırılarını kınadılar, düzenlenen telin mitinglerine katıldılar.
İYİ PARTİ, İSRAİL ZULMÜNE, ÇİN ZULMÜNE VE HER TÜRLÜ ZULME KARŞIDIR
Hatta Kırşehir’de ve birçok yerde bizzat kınama mitingi de organize ettiler. O mitinglerde İsrail zulmünü protesto ettiler ama Çin zulmünü de kınadılar.
Türkiye’nin medeniyet hafızası; Filistin’deki zulme, işgale, akan kan ve gözyaşına Fahrettin paşanın cesareti ve sadakatiyle karşı durur.
Büyük Türkiye’nin vicdanlı dış politikası, Kaşgar’da, Urumçi’de, Turfan’da Doğu Türkistanlı milyonlarca mağdurun yok edilmesine, kültürel kırımına haysiyetle tavır almak, insan hakları suçlarını, dünyaya haykırmak demektir.
Hükümet olarak, yüz binlerce Türk’ün toplama kamplarında yaşadığını bilerek, yeryüzünün açık hava hapishanesine dönüşmüş bu Türk yurdunun feryadına kayıtsız kalıyorsunuz, gözyaşını ve zulmü görmezden geliyorsunuz;
Bir Türk milliyetçisi olarak soruyorum;
Bu mu, insani ve ahlaki dış politikamız?
Bu mu, Milli Beka?
Bu mu, mazlumlara umut, kimsesizlere yurt olan Türkiye?
Sayın Cumhurbaşkanına, Dışişleri Bakanına sesleniyorum;
bu insanlık suçuna açık bir tepki koymak için daha neyi bekliyorsunuz?
Ne yazık ki AK Parti yönetiminin Doğu Türkistan meselesine bakışı budur.
Devlet yönetmek; basiret ister, feraset ister, adaletin şaşmaz terazisine itaat ister.
Filistin de, Arakan da, Doğu Türkistan da bizim müşterek meselemizdir. İnsanlığa yönelik işlenen suçlar mazur görülemez, ticari çıkar kapsamında asla değerlendirilemez.
Filistin’de İsrail kurşunlarıyla can veren ve isimlerini bu kürsülerden okuduğunuz bebekler için çocuklar için bizim de içimiz yandı.
Bu zulmün sorumlusu İsrail’e biz de lanetler yağdırdık.
Ancak bu kürsülerden AK Partili arkadaşlarımızdan, Çin zulmünün muhatabı olan bebeklerin ve çocukların isimlerini duyamadık.
5 ve 6 yaşında Çin’in toplama kamplarına tıkılan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı babasına yıllardır kavuşamayan Zahide ve Zarife Faruh’u bu kürsülerde konuşmadınız.
Annesi ve kardeşiyle toplama kamplarında tutsak kalan ve babasıyla görüşemeyen İmamhasan Mehmetresul için yüreğiniz yanmıyor mu?
DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI BİZİM ANA MESELELERİMİZDEN BİRİDİR
Doğu Türkistan Kaşgarlı Mahmut’un memleketidir. Bizim ata yurdumuzdur.
İktidara sesleniyorum:
Müslüman arıyorsanız
Doğu Türkistanlılar Müslüman’dır.
Türk arıyorsanız
Doğu Türkistanlılar Türk’tür.
İnsan arıyorsanız
Doğu Türkistanlılar insandır.
Bu değerlerin hiçbiri sizin için bir önem arz etmiyor mu?
İYİ Parti olarak Doğu Türkistan davası, bizim ana meselelerimizden biridir.
Bu işin peşini bırakmayacağız.
İKTİDAR İSRAİL İLE SAHNEDE DÜŞMAN, PERDE ARKASINDA DOST
İktidarın İsrail politikasını deşifre etmeye devam edelim.
Malumlarınız olduğu üzere İsrail, Kudüs’ü başkent ilan etti.
Sayın Erdoğan’ın dostu dönemin ABD Başkanı Trump, bu kararı tanıdı.
İktidar kınamaktan, üzüntülerini beyan etmekten, hamasetten başka ne yaptı?
Bir de hatırlarsanız Sayın Erdoğan Gazze’ye gideceğine dair söz vermişti.
Sayın Erdoğan’ın Gazze’ye gideceğim sözü üzerinden kaç bahar, kaç yıl geçti, ama bir türlü gidemedi.
Gazze ziyareti sözü, Sayın Erdoğan’ın boynunda asılı duruyor.
Sayın Erdoğan’ın zamanında aldığı Yahudi Üstün Cesaret Madalyası da boynunda asılı duruyor. İade ettiğini, henüz duymadık.
Mavi Marmara üzerinden her türlü istismarı yaptılar, ama mavi Marmara kurbanlarını ortada bıraktılar.
Sayın Erdoğan, daha önce izin aldılar dediği Mavi Marmara için, en sonunda “ben den mi izin aldınız” dedi, mavi Marmara şehitlerinin kemiklerini sızlattı.
Mavi Marmara olayının kritik şartları yerine getirilmemiştir.
İlk şart olan özür şartı yerine getirilmemiş, İsrail resmen özür dilememiş, Netenyahu Erdoğan’a telefonda üzüntülerini belirtmiş, yandaş medya bunu özür diye sunmuştur.
GAZZE ABLUKASI SÜRÜYOR; TİCARET HACMİ 6’YA KATLANDI
Bir diğer şart olan Gazze ablukasının kaldırılması konusu da yerine getirilmemiştir.
Ekonomi Bakanlığı ve TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 1 Milyar Dolar civarında olan İsrail ile ticaret hacmi de, 2020 sonunda 6,2 milyar Dolar’a çıkmıştır.
Yani İsrail’le ticaret hacmi 6’ya katlanmıştır.
Şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Sahnede düşmanlar, ama perde arkasında çok sıkı dostlar.
Milletimiz bunu görmeli, bunların sahte İsrail düşmanlıklarına aldanmamalıdır.
Türkiye’nin OECD Üyeliği için İsrail’e uyguladığı veto AK Parti iktidarı tarafından kaldırılmıştır.
Uzun süredir İsrail’in üyeliğine karşı çıkan Türkiye, Paris’te 10 Mayıs 2010 yılında yapılan oylamada ‘evet’ demiştir.
TÜRKİYE KALICI MÜLTECİ YURDU HALİNE GELDİ
İktidarın dış politikadaki basiretsiz politikaları nedeniyle maalesef Türkiye, yabancıların kendi gettolarını ve kendi mafyalarını oluşturdukları bir yer halini almıştır.
AK Parti iktidarından önce Türkiye mültecilerin Avrupa’ya bir geçiş ülkesi iken, artık mültecilerin kalıcı bir vatanı halini almıştır.
Yabancı kanallarda emlak alana vatandaşlık verileceğini anlatan reklamlar, şehit kanlarıyla kazanılan ülke vatandaşlığının promosyon olarak dağıtılmasından başka bir şey değildir.
ERDOĞAN’I DAHA AĞIR BİR YENİLGİ BEKLİYOR
Dışarıda dostum Trump, dostum Putin diyen iktidar, içerideki siyasi rakiplerini adeta düşman olarak görüyor.
Belli ki İYİ Parti’nin yükselişi iktidarı ve Sayın Erdoğan’ı fena halde rahatsız ediyor.
Zamanında Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’e, siyasi dokunulmazlığı olmadığı için “Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Onun hesabı ağır olacak” diyen ve çirkin bir şekilde hapis tehdidi yapan Sayın Erdoğan o zaman cevabını katmerli bir şekilde almıştı.
Sayın Genel Başkanımız Manisa’da hazırladığı cezaevi çantası ile kürsüye çıktı ve orada hapis tehditlerine meydan okudu.
İşte o an korku eşiği aşıldı. Sayın Erdoğan yerel seçimler öncesi yaptığı o tehdidin ardından yerel seçimlerde ilk kez yenilgiye uğradı.
HİÇBİR GÜÇ İYİ’LER VE CESURLAR HAREKETİNİ VE LİDERİNİ YILDIRAMAZ
Şimdi de Sayın Erdoğan’ı yapılacak ilk seçimde daha ağır bir yenilgi bekliyor.
Çünkü Sayın Erdoğan son grup konuşmasında yine Sayın Genel Başkanımızı ve onun şahsında İYİ Parti’yi açıkça hedef aldı, açıkça tehdit etti.
Sayın Erdoğan, Sayın Genel Başkanımıza “gelin hanıma Rize’de gayet güzel bir ders verdiler. Gerekeni yaptılar. Bu daha bir, daha neler olacak neler… Bunlar iyi günler…”
Bunlar ne kadar sorumsuz, ne kadar ölçüsüz, ne kadar izansız ve ne kadar çirkin sözler.
Daha ne olacak?
Her gittiğimiz yerde bizi taşlatacak mısınız?
İYİ Partilileri yoksa zincire mi vurduracaksınız?
Yoksa İYİ Partilileri ve liderini linç mi ettireceksiniz?
Bütün dünya şunu bilsin ki; İYİ’ler ve Cesurlar Hareketi’ni ve onun korkusuz liderini hiçbir güç yıldıramaz.
Biz ateş çemberinden geçerek bu günlere geldik.
Biz önümüze çıkarılan tüm engelleri teker teker aşarak bu günlere geldik.
Sadece Sayın Erdoğan değil dünyadaki hiçbir güç bizi korkutamaz ve yıldıramaz.
Devletin ve milletin birliğini temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı, halkı açıkça kin ve düşmanlığa tahrik ediyor, teşvik ediyor.
Bir Cumhurbaşkanı için bundan daha elim, daha vahim ve daha korkunç ne olabilir?
İYİ’ler ve Cesurlar Hareketi olarak, Allah’tan başka hiç kimseden korkmadan, aziz Türk milletinin emrinde ve hizmetinde olmaya devam edeceğiz.
İYİ Parti olarak, tehditlere elbette ki boyun eğmeyeceğiz, ama tahriklere de kapılmayacağız.
Sorumlu, akıllı ve ölçülü davranacağız.
KÖTÜ SÖZ SİZE; BAĞIŞLAMAK BİZE… BÖLMEK SİZE; BÜTÜNLEMEK BİZE…
Artık bundan sonra İYİ Parti olarak Sayın Erdoğan ile rolleri değiştik.
Şeyh Edebali’nin asırlardan süzülüp gelen öğüdünü, liderimiz Sayın Meral Akşener’in şahsında İYİ Parti Ailesi olarak üzerimize alıyoruz.
Sayın Erdoğan ve AK Partili arkadaşlar:
Bundan sonra öfke size; uysallık bize…
Güceniklik size; gönül almak bize…
Suçlamak size; katlanmak bize…
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar size; adalet bize…
Kötü söz, haksız yorum size; bağışlamak bize…
Bundan sonra bölmek size; bütünlemek bize…
Üşengeçlik size; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek bize…
Sabretmesini bileceğiz. Vaktinden önce çiçek açmaz…
Şunu da unutmayacağız. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın….
Yükümüz ağır, işimiz çetin, gücümüz kıla bağlı. Allah yardımcımız olsun.
Bu öğüdü, sadece ceddimiz Osmangazi’ye değil, bütün devlet başkanlarına veren Şeyh Edebali Hazretlerinin ruhu şad olsun.
İYİ PARTİ MİLLETİN VİCDANIDIR
İYİ Parti, Türkiye’nin vicdanıdır.
Binlerce yıllık devlet geleneğimizin, demokrasi tecrübemizin, birlikte yaşama irademizin vücut bulmasıdır.
Beka nedir biliyor musunuz kıymetli arkadaşlar;
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyen şuurdur;
“Devletin dini adalettir” diyen ruhtur.
Millet ile devletin et ve tırnak olduğu huzur iklimini sağlamak, bir beka borcudur.
İYİ Parti, Devlet ile millet arasında sarsılmaz bir sosyal bütünleşmeyi savunan bir milliyetçiliğin mümessilidir.
Ekonomik büyümeyi, dünya ile rekabeti, üretimi ve geleceği kucaklayan bir millilik ve yerlilik anlam taşır.
BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZ MEVSİMSEL DEĞİL KÖKLÜDÜR
Bizim milliyetçiliğimiz mevsimsel değildir, sizin çok iyi bildiğiniz siyasi konjonktürün gelgitlerine kurban edilemeyecek kadar köklüdür.
Adaleti ve hürriyeti, insan hak ve eşitliğini esas almayan bir milliyetçilikten bahsedilebilir mi?
Üzülerek belirtiyorum; yetiştiğiniz siyasi gelenek, geldiğiniz bu nokta, ülkeyi hürriyet ve özgürlüklerden her geçen gün daha da uzaklaştırıyor.
Ülke hukuk devleti çizgisinden hızla uzaklaşmış, adalet terazisini aramaktadır.
Türk milletinin ayranı kabarmıştır, milli ve demokratik bir dip dalgası yükselmektedir.
İYİ PARTİ İKTİDARINDA İYİLEŞTİRİLMİŞ VE GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEMLE DEMOKRASİMİZ RAYINA OTURACAKTIR
Feraset sahibi milletimiz, sandık aracılığıyla demokrasi sillesini vuracak, tarih yeniden yazılacaktır.
İYİ Parti iktidarında; İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile demokrasimiz rayına oturacak,
Devletin gevşeyen ve çıkan çivileri yerli yerine çakılacak,
Demokrasi tarihimizde bir fetret devri olan bu “ucube sistem” döneminin ardından, milletimiz rahat bir nefes alacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle İYİ Parti Grubu adına Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.”