Orada Bir Köy Var Uzakta; HOŞAN
Siz değerli okurlarımız için seyahat rotamızı bu sefer Varto’nun Hoşan Köyü’ne çevirdik. Varto genelinden yola çıkıp, Hoşan özelinde noktaladığımız gezimize ilişkin notlarımızı, ilgiyle okuyacağınızı umuyorum. Bu vesileyle, seyahatimiz boyunca, bize adeta rehberlik yapan Gülseren Çıtak’a, hem verdiği bilgiler hem de göstermiş olduğu misafirperverlik nedeniyle teşekkürü bir borç biliyorum.
- Boybeyi ÇELİK
Size, Varto’nun nerede olduğunu sorsam, acaba kaçınız soruma doğru cevap verirsiniz?
Tarihi geçmişi itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan Varto, Muş’a bağlı şirin bir ilçemiz.
Yurdum toprağının her köşesi gibi Varto da doğal ve kültürel zenginliklerin donattığı nadide bir vatan köşesi.
Sırtını Bingöl Dağı’na yaslayan ilçe, Muş’un en yüksek bölümünde yer alıyor. Murat Nehri ile Bingöl Çayı ve bu iki akarsuyun kolları boyunca uzanan parçalı bir vadi içerisinde yer alan ilçe, Perslerden Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar pek çok uygarlığa tanıklık etmiş.
Kadim tarihiyle, geçmişten bugüne kültürlerin cazibe merkezlerinden biri olan Varto, sosyal anlamdaki gelişmişliği ile de dikkat çekmektedir.
Ortaöğretimdeki okullaşma oranının yüzde 89, ortaöğretimdeki kız öğrencilerin okullaşma oranının ise yüzde 84 olduğu ilçe, okuma yazma bilenlerin oranı bakımından örnek gösterilmektedir.
İlçe alanının içlerine doğru yönelen hat boyunca uzayıp giden Murat Çayı, Varto’nun en önemli hayat damarlarından biridir.
Kayalıdere Köyü’nün batısında Bingöl Suyu’nu da içine alan Murat Çayı, güneye yönelerek Varto sınırları dışındaki yolculuğuna devam eder.
İlçenin doğusunda yer alan Akdoğan Gölü ile bu gölün hemen güneyinde yer alan Küçük Hamurpet Gölü, Varto’nun diğer önemli su kaynakları arasında bulunmaktadır.
Volkanik göller sınıfında yer alan Akdoğan ve Küçük Hamurpet göllerinde kaz, ördek, turna, kunduz ve aynalı sazan yaşamaktadır.
Hayvancılık üzerine yoğunlaşan yöre insanının geçim kaynakları arasında, gezginci arıcılık da bulunmaktadır. 6 bine yakın arı kovanının bulunduğu Varto, balıyla da ünlüdür.
93 köyü bulunan Varto’da başlıca tarım ürünleri arasında buğday ve tahıl sayılabilir. Elma ve armut üretimi de dikkat çekmektedir.
Koyun ve kıl keçisi varlığı bakımından Muş’un Merkez ilçeden sonra ikinci önemli ilçesi konumunda bulunan Varto, peynir üretim merkezleri arasında yer alır.
Urartu dönemi yerleşim yerlerinden biri olan Kayalıdere-Kaleşehir Köyü ile Büyük Hamurpet ve Küçük Hamurpet gölleri, Varto’da gezilecek yerlerin başında gelmektedir.
Her yörenin kendine has lezzetleri olmakla birlikte Varto bu konuda oldukça zengin bir menüye sahiptir.
Gulık Çorbası, keldoş, sulu köfte, keşkek ve tomast Varto’ya gelenlerin, mutlaka tadına bakmaları gereken lezzetler arasında yer almaktadır.
BİR DOĞA HARİKASI: HOŞAN
Söz Varto’dan açılır da bu ilçemize bağlı eski adıyla Hoşan, yeni adıyla ise İnönü Köyü’nden bahsetmemek olur mu?
Öyleyse ne duruyorsunuz, buyurun hep birlikte Hoşan’a…
Bozkırda açan vaha gibi yeşillikler arasında kurulu bulunan Hoşan’ın kış aylarında 500 olan nüfusu yazın 1000’i geçmektedir.
Alabalık tesislerinin bölgenin adeta can damarı olduğu Hoşan’da, insanların sıcak kanlılığı ve misafirperverliği ise hemen göze çarpıyor.
Bu vesileyle yeri gelmişken, gezimizde bize adeta rehberlik yapan Gülseren Çıtak’a, hem verdiği bilgiler hem de göstermiş olduğu misafirperverlik nedeniyle teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Tıpkı Varto’da olduğu gibi hayvancılığın da yaygın olarak yapıldığı Hoşan’da az önce ifade ettiğim gibi özellikle alabalık tesisleri ilgi çekiyor.
Doğal güzellikleriyle çekim alanı olan Hoşan’a gelenler, leziz alabalığından tatmadan edemiyor.
Hem yörenin tanıtımına vesile olması hem de bölge halkının geçim kaynağı olması açısından alabalık tesisleri, Hoşan için yaşamsal bir niteliğe sahip bulunuyor.
Dünyayı kasıp kavuran COVİD belasından kurtulduğumuz bu dönemde, kentlerden köylere yönelen göç olgusu dikkatlerden kaçmıyor.
Hoşan da bu göç dalgasından nasibini alan köylerimiz arasında yer alıyor.
Kışın köy nüfusunun 500’den yaz aylarında 1000’e ulaşmasının ana nedenini, şehrin kasvetli ve gürültülü ortamından uzaklaşmak isteyenlerin akını oluşturuyor.
Korona virüsün yol açtığı eve kapanmalardan bunalan insanlar çareyi Anadolu’nun değişik bölgelerindeki köy yerlerine gitmekte buluyor.
Ekolojik ürünlere hasret kaldığımız son dönemlerde, özellikle yaz aylarında tatil dönemlerinde yoğunluk kazanan şehirlerden köylere göç edenler adeta toprağın bereketli sinesine sığınıyor.
İnsanın canına can katan tertemiz havası, yaşamı sevinci veren şırıl şırıl dereleri, huzur veren yeşil örtüsü ve kuş cıvıltılarının senfonisiyle gönüllerin şenlendiği tabiatın bağrına sığınmayı hangimiz istemeyiz?
Bir de buna toprak ananın bereketli sinesinde yetişen organik tarım ürünleri üretiminin eklendiğini hayal edin hele…
Yetiştirdiğiniz domatesi, salatalığı, biberi, kabağı, patlıcanı dalından koparıp sofranızda gönül rahatlığıyla tükettiğiniz o mutlu anı bir düşünün.
İşte bu an, şehirden kırsala tatillerde de olsa gerçekleştirdiğiniz misafirliğinizin tamama erdiğinin fotoğrafıdır.
İnsanın özünde toprak var.
Toprakla hemhal olmak, dertleşmek, yarenlik etmek var.
Marketlerin raflarındaki paketlenmiş gıda ürünleri sağlığımızı tehdit ediyor.
Doğal yöntemlerle üretilen domatese, soğana, patatese her dönemkinden daha hasretiz. Sağlığımız için sağlıklı nesiller için hasretiz.
Onun için Hoşan ve Hoşan gibi yurdumuzun dört bir yanındaki doğallığı bozulmamış köylerimize sahip çıkalım. Gözümüz gibi koruyalım!
Tam hakıyla yapılmış bir çalışma elinize emeğinize sağlık abi