Pandemide yaşanan kilo artışı, diyetisyenlere ilgiyi artırdı
Kovid-19 salgını nedeniyle sosyal hayatın eve taşınması, fiziksel aktivitenin azalması, uyku ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi etkenler çoğu kişide beden ağırlığının artmasına neden olurken bu durum diyetisyenlere olan ilgiliyi de artırdı.
Yaklaşık 1,5 yıl önce dünya gündeminin en önemli maddesi olarak toplumların hayatına giren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sosyal hayattaki birçok değişikliği de beraberinde getirdi.
Uzmanlar, esnek ya da uzaktan çalışmanın aktif şekilde başladığı bu süreçte, fiziksel aktivitenin azalması, pandemi stresi, uyku ve beslenme düzenin değişmesi gibi nedenlerin kilo alımını tetikleyen en önemli unsurlar olduğunu belirtiyor.
Dünya Diyetisyenler Günü dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Hamidiye Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Fatih Özbey, tüm dünyanın zor bir süreçten geçtiğini, eve kapanmayla birlikte hastalık stresinin kişileri “duygusal beslenme” denilen bir yöne ittiğini aktardı.
Doç. Dr. Özbey, ayrıca süreçte bireylerin hareketlerinin kısıtlandığını, uyku döngülerinde değişim yaşandığını ifade ederek, tüm bu etkenlerin doğal sonucu olarak diyetisyenlere gelen talepler de göz önüne alındığında kilo artışlarının yoğun şekilde yaşandığını söyledi.
“Yeterli ve dengeli beslenme pandemi sürecinde çok daha önemli hale geldi”
Yeterli ve dengeli beslenmenin pandemi sürecinde çok daha fazla önem kazandığına işaret eden Özbey, şöyle devam etti:
“Koronavirüsü önleyici veya tedavici bir besin maalesef yok ama yeterli ve dengeli beslenme dediğimiz hem protein kaynaklarından hem yeterli antioksidan bileşenlerinden düzenli bir şekilde aldığımız takdirde bunun bağışıklık sistemimizi koruyucu, güçlendirici etkisinin olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte egzersiz ve düzenli uyku çok önemli. Çünkü gece uykusu da bağışıklık sisteminin düzenlenmesi açısından önemli. Bu süreç içerisinde internetten hastalarına, danışanlarına ulaşabilme alışkanlıkları biraz daha fazla arttı. Bu, meslektaşlarımız açısından ayrı bir önem arz ediyor. Böylece insanların eskiden diyetisyene gidebilme noktasındaki bazı engelleri de ortadan kaldırmış oldu. Bu alışkanlık da bizim mesleğimiz açısından sevindirici bir şey.”
Bir an önce forma girmek adına “hızlı” ve “şok diyetlere” karşı da uyarılarda bulunan Özbey, “Hızlı kilo vermek adı altında vücudu çok daha fazla strese sokmak, çok daha fazla yormak bu sefer bağışıklık sistemimizi düşürecek, sadece kovid değil, başka hastalıklar yönünden de riske sokacaktır. Bu yüzden eğer bir hastalık varsa doktor kontrolünde, yoksa bir diyetisyen danışmanlığıyla kilo vermeyi kontrollü yapmak sağlığımız açısından önem arz etmektedir.” diye konuştu.
“Zihin beslenme ya da kiloyla takıntılı halde meşgul edilmemeli”
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Binnur Okan Bakır da salgın sürecinde hastalık korkusuyla birlikte yaşanan stres ile günlük yaşamın etkilenmesi nedeniyle beslenme düzeninin de değiştiğini söyledi.
Bu süreçte beslenme düzeni değişmemiş olsa dahi hemen herkesin fiziksel aktivitesinin çok azaldığını aktaran Bakır, bunun da kilo almaya neden olduğunu ifade etti.
Bakır, can sıkıntısı, planlanmamış zaman ve stres gibi unsurların yeme ataklarını tetikleyen faktörler olduğunu belirterek, sosyal boşlukların da besin alımını artırmaya neden olduğunu, küçük popülasyonlarla yapılan çalışmalarda bu süreçte beden ağırlığında artma yönünde bir eğilimin tespit edildiğini anlattı.
Zihnin hem besin ve beslenmeyle hem de kiloyla takıntılı halde meşgul edilmemesi gerektiğini dile getiren Bakır, şu bilgileri verdi:
“Ne yapabiliriz? Evde çok fazla vakit geçiriyorsak, fiziksel aktivitemiz kısıtlandıysa öğün saatlerimizi düzene koyabiliriz. Bunu yine takıntı haline getirmeden ana ve ara öğünleri yapıp, atıştırmalardan uzak durabiliriz. Zihnimizi bunlarla oyalamak yerine keyif aldığımız başka hobilere odaklanabiliriz. Tabii bir yandan da besin alımımız artmasa dahi hareketimiz durduğu anda yağ birikimi yavaş yavaş başlayacaktır. O yüzden ev içerisinde sağlığımızın izin verdiği kadar, yapabildiğimiz kadar aktif olmak yine beden ağırlığını korumaya yardımcı olacaktır.”
“Yasak besin yok, çok iyi, mucizevi da çok kötü besin yok”
Binnur Okan Bakır, bu süreçte diyetisyenlere olan ilginin de arttığına işaret ederek, sadece zayıflama tedavisi yapmadıklarını, ortaya çıkmış hastalıkların tıbbi beslenme tedavisinde de çok ciddi rol aldıklarını dile getirdi.
Bakır, “Bununla birlikte obezite şu an dünyada olduğu gibi ülkemizde de müthiş bir artış gösteriyor. Buna bağlı olarak da bu amaçla başvurular zaten son yıllarda çok çok fazlaydı. İşin içerisine pandemi süreci girip toplumun, hatta dünyanın genelinde ağırlık artışları söz konusu oldukça kişiler tabii ki bir uzmandan destek almayı tercih ediyorlar ve bu yönde de başvurular tabii ki arttı.” diye konuştu.
Sağlıklı şekilde kilo vermek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Bakır, “Bütün dünyada kabul gören, artık kanıtlanmış olan Akdeniz tipi beslenme… Bu işi çok zor hale getirmeye gerek yok. Yasak besin yok, çok iyi, mucizevi besin yok ya da çok kötü besin yok. Kötü dediklerimizin bile -hızlı hazır diyoruz- tüketimi çocuklar için de yetişkinler için de sağlıklı değil ama kanıtlara, kılavuzlara bakınca diyor ki ’15 günde birden sık olmadığı takdirde sağlık anlamında çok da kötü bir etkisini görmezsiniz, bunun sıklığı önemli.’ kötü için bile böyle. Onun dışında dengeli beslenme dediğimiz zaman Akdeniz beslenmesini öneriyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
(AA)