Pike Mehmet!
Futbol ve bilardo oynamak büyük tutkusuydu, bilardo oynarken çektiği pikeler ona, “Pike Mehmet” lakabını verirken, gerçek hayata çektiği pikeler ise ülkenin gündeminde tazeliğini koruyor.
Pike Mehmet…
Mehmet Kemal Ağar…
Bürokrat ve siyasetçi, otuz yıldır ülke gündeminde kimilerine göre derin devletin başı veya devletin kara kutusu.
Ağar, ne derin devletin başı, ne devletin kara kutusu. Sadece ülkenin terörle mücadelesinde yetkilendirilmiş ve çalışma prensipleri devlet yöneticileri tarafından kabul edilmiş bir bürokrat. Tekrar altını çizmekte fayda var; Ağar’a olağanüstü yetkileri kimler verdi hiç düşündünüz mü?
Ağar, o kadar eleştirilerin odağında olmasına rağmen tek bir devlet yöneticisinin ismini hukuk karşısında kaldığı zamanlarda dahi zikretmedi, Susurluk soruşturmalarında isim vermedi, sorulan isimler konusunda ise inkârda bulunmadı. İsnat edilen suç iddialarının bazılarını, “devlet sırrı” gerekçe göstererek cevaplamadı, ceza alacağını bildiği halde.
Ağar, Türk bürokratları içinde en hızlı terfi eden, aynı zamanda en ağır eleştirilen isim olurken siyasette Adalet ve İçişleri Bakanlıkları görevlerinde bulundu, yetmedi partisinden istifa etti ve üzerinde olumsuz algılar olmasına rağmen iki defa memleketi Elazığ’dan bağımsız milletvekili seçildi.
Organize suç örgütü lideri mi, yoksa organize suçun parçası mı olduğunu henüz bilemediğimiz Seda Peker’in yayınladığı, “devlet-siyasetçi- mafya” bağlamındaki videolarda Mehmet Ağar yine eleştirilerin merkezindeki isim hem de milletvekili oğluyla beraber.
Peki; devlet yönetimi, geçmişte neden Ağar’a olağan üstü yetkiler verdi?
1990’lı yılların başında Türkiye terör örgütü PKK’nın saldırılarıyla sosyal patlamanın eşiğine gelmişti. Şehit haberlerinin infialini dönemin siyasetçileri taşıyamaz duruma gelince terörle mücadele yönteminin değiştirilmesi zorunlu oldu. Siyaset kurumu işin içinde olmadan gözünü sakınmayan başarıya ve yükselmeye muhtaç birini aradılar. Aradıkları polis şefi, terfi merdivenlerini hızla çıkmış Ankara siyaset arenasında tanınan Mehmet Ağar’dan başkası olamazdı.
O dönem terörün yoğun olduğu bölgelerde olağanüstü hal uygulaması vardı. Bölge valisi olarak Hayri Kozakçıoğlu ve Ünal Erkan atanırken, Emniyet Genel Müdürlüğüne Mehmet Ağar getirildi. Devletin siyaset kurumu bu isimlere öyle yetkiler verdi ki çoğu olay devlet sırrı kapsamına dâhil edilerek araştırmadan kapatıldı.
Devlet terörün anlayacağı dilden mücadele etme kararı almıştı; sokak tabiriyle azdan az, çok çoktan çok gidecekti. Öyle de oldu. Bu strateji Ağar’ın çalışma prensibi oldu kimi zaman devlet dışında kalmışlarla yoluna devam ettiğinde önüne kanunlar engel olarak çıkmadı. İşte bu gün, gündem olan isimler de o dönemlerde gayri resmi olarak görev alanlardır.
Peki, devlet nerede hata yaptı ki Ağar ekolü hala gündemin ilk sırasında?
Aslında Ağar gibi vakalar tarihin her döneminde, devlet geleneğinde zaten vardı. Örneğin Topal Osman meselesi, Ağar meselesinden çok mu farklı?
Devletin yönetimine gerçekten halkın birebir desteğini alarak gelenler liyakatli insanlarla ve hukukun üstünlüğü ile devleti yönetirler. Siyaset kültürümüz henüz o olgunlukta olmasa da enseyi karartmaya gerek yok olur inşallah.
Ağar’ı eleştiriyoruz; hatta yargılayıp cezaevine atıyoruz. Belki de daha da yargılayacağız ama Ağar gibilere yetki verenleri ne yapacağız?
Onların hiç mi suçu yok?