Rızvanoğlu: İşçiler ‘Bizi köleliğe mahkum ettiler’ diyorlar!
Evrim Rızvanoğlu, “Burası binlerce yıldır, Mezopotamya’yı sulayan, koca bir ülkeyi besleyen topraklardı. Ta ki siz, yerlilik ve millilik adı altında ülkemizi yabancı bir şirkete zehirletene kadar.” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, DEVA Partisi İliç İlçe Başkanı Burhan Demir ile birlikte Erzincan İliç’te yaşanan maden felaketini yerinde inceledi ve yaşanan maden faciasında toprak altında kalan işçilerimizin ailelerini ziyaret etti.
“Rızvanoğlu afet bölgesinden seslendi”
Rızvanoğlu İliç’te maden felaketi nedeniyle toprak altında kalan işçilerin ailesini ziyaret ettiğini belirterek,”Bugün Erzincan İliç’te, DEVA Partisi İlçe Başkanımız Burhan Demir ile birlikteyiz. Fırat arkamızda, olay yeri karşımızda. Yerinde incelemelerde bulunuyoruz. Salı günü milyonlarca ton siyanürlü ve ağır metal içeren toprağın kaymasıyla büyük bir felaket yaşadık. Çok üzgünüz. O günden beri işçilerimizden maalesef hala haber yok. Aklımız da kalbimiz de onlarla. Buraya gelmeden önce işçilerimizin ailelerini ziyaret ettik. Acımız büyük!” dedi.
“İşçiler ‘Bizi köleliğe mahkum ettiler’ diyor”
İliç’te işçilerle de görüştüğünü aktaran Rızvanoğlu, “Köylüler, ‘Hayvancılık yapamaz hale geldik. Meralar maden sahası oldu. Madende çalışıyoruz diye hayvancılığı bıraktık. Şimdi sattığımız hayvanın yerine yenisini koyamıyoruz. Bizi burada köleliğe mahkum ettiler. Madenden başka çalışacak çaremiz yoktu’ diyorlar.” İfadelerini kullandı.
“Bilime aykırı davranıldı”
İliç’teki Çöpler altın madeni tesisinde bilime aykırı davranıldığını belirten Rızvanoğlu, “Ancak bu felaket bağıra bağıra geldi. Uzmanlar konuştu. Akademisyenler anlattı. Meslek odaları ve barolar çağrıda bulundu. Anayasa Mahkemesi’ne ve Danıştay’a kadar giden davalar açıldı. Fay hattı üzerinde dediler. Fırat nehrine yakın dediler. Ama nafile. Deprem riski olan, fay hattı üzerinde bulunan ve su havzalarının içinde olan bir alanda, hoyratça maden arandı. İliç’te bugün, bu acıyı ve çevre felaketini yaşıyoruz çünkü bilime aykırı hareket edildi. Orada çalışan işçilerimiz de bizi doğruluyor. Kimle görüştüysek, yığın haddinden fazla yapıldı diyor.” açıklamalarında bulundu.
“Geniş bir alana yayılan liç yığınını nasıl tasfiye etmeyi düşünüyorsunuz?”
Bakanlığın kirlilik tespit etmedik açıklamasını eleştiren Rızvanoğlu, “Dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şimdi ruhsatı biz vermedik diyor. ÇED onaylarını ve 3 kat kapasite artışını siz vermediniz mi? Dün attığınız imzayı ne çabuk unuttunuz? 2022 yılında siyanür havuzu patladı, topraklarımız zehirlendi. Sizin izninizle bu tesis yeniden açılmadı mı? Bugün aynı Bakanlık, 39 çeşit kanserejon madde, 100 dönümden fazla alana yayılmasına rağmen, kirlilik tespit etmedik diyor. Gözün gördüğü ortada. Bu zehir havaya mı uçtu? Neden laboratuvar sonuçlarını şeffaf olarak paylaşmıyorsunuz? Tüm bu gördüğümüz, geniş bir alana yayılan liç yığınını nasıl tasfiye etmeyi düşünüyorsunuz? Biz şeffaf veri istiyoruz.” diye konuştu.
“Burası binlerce yıldır, Mezopotamya’yı sulayan, koca bir ülkeyi besleyen topraklardı”
Fırat havzasının önemine vurgu yapan Rızvanoğlu, “Burası Fırat Nehri’ne 350 metre mesafede. Yani tam Fırat havzasında. Vatandaşlar suyun temizliğini anlamak için önce tavuğumuza içiriyoruz sonra kendimiz içiyoruz diyor. Olacak iş mi bu? Burası binlerce yıldır, Mezopotamya’yı sulayan, koca bir ülkeyi besleyen topraklardı. Ta ki siz, yerlilik ve millilik adı altında ülkemizi yabancı bir şirkete zehirletene kadar. Şimdi de dönemin Çevre Bakanı önlem amaçlı Fırat Nehri’ne ulaşan menfezin kapaklarını kapattık diyor. Peki ya yeraltı suları?” dedi.
“Vatandaşlarımızın canı ve sağlığı, o madenden çıkan tonlarca altınla asla mukayese edilemez”
DEVA Partisi’nin madenlere ilişkin tutumunu belirten Rızvanoğlu “DEVA Partisi olarak bizim için önce can. Vatandaşlarımızın canı ve sağlığı, o madenden çıkan tonlarca altınla asla mukayese edilemez. Bizim bu ülkenin ırmağına, toprağına, havasına olan sevgimiz sadece şarkılardan ibaret değil! Burada hiçbir vatandaşımız da yalnız değil. Biz, tam buradayız. İliç’teyiz.” ifadeleriyle açıklamalarını sonlandırdı.