Sedat Peker’in besleme gazeteciler ifşası
Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.
Sedat Peker’i sadece işlerini kolaylaştıran bir güç olarak görenler, şimdilerde nasıl bir fırtına olduğuna şaşırıyorlardır sanırım. Şeyhim Edebalı’nın dediği gibi, “Yüksekte yer tutanlar alttakiler kadar güvende değildirler.”
Peker, en alttan gelenlerdendi yani sokaklardan… Şimdi yeniden en altta, onun için sorun değil; çünkü yaptıklarını inkâr etmiyor.
Fakat alnı secde ettiği ve imam hatipli oldukları için medyada yüksek mevkilere getirilenlerin şahsi menfaat konusunda ortaya çıkan gerçek yüzleri, sizce muhafazakâr kesimde nasıl değerlendirilecek?
Son örnek Haber Türk’ten gazeteci Veyis Ateş, aracılık yapmak için kaçak iş adamı Sezgin Baran Korkmaz’dan 10 milyon Euro istediğini Korkmaz aynı kanalda program yapımcısı gazeteci yazar Fatih Altaylı’ya ifşa etti. Haber Türk yönetimi Veyis Ateş’ten savunma istedi ve ana haber programını sunmasını sonlandırdı, sanırım iş akdi feshedilecek.
İktidar cenahında Veyis Ateş, AK Parti’nin medyadaki yeni yüzü olarak lanse edilmişti. Lakin Veyis Ateş yerine birçok isim zikredilmesine rağmen başta imam hatipli olması ve Süleyman Soylu’ya yakınlığı transferinde etken olmuştu.
Peki, Veyis Ateş Haber Türk’e gelmeden önce ve sonrasında kimlerden hangi menfaatleri elde etti? Yakında onlar da bu menfaatleri sağlayanlar tarafından ifşa edilirse şaşırmayın.
Peki, Veyis Ateş konusunda neyi öğrenmiş olduk?
Yükselmek ve aynı davanın yolunda yürümek için alnının secde etmesinden ziyade secde ettiğin Yaradan’ın, ‘iyi ve ahlaklı insan ol’ emrine uymak gerekirken, kör nefsini doyurmak hangi inançla bağdaşır.
İktidar, kamuoyu önüne gazeteci diye getirdiği bu tiplerden çok zarar görüyor diye hep yazıyorum. İleriki günlerde kim bilir daha neler çıkacak ortaya…
Hemen kulis bilgisini aktarayım;
Peker’in basın danışmanı Emre Olur internet ortamında geçtiğimiz akşam bizzat, “Deste deste gazetecilere giden paraları belgeleriyle açıklayacağız” dedi.
2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesinde basınla ilgili katıldığım bir görüşmede Erdoğan’ın yakınındaki bir isim, bu gündem olan gazetecilerle ve yandaş medya ile alakalı olarak aynı şeyleri söylemişti ama karar verici makamı ikna edemediğini de eklemişti.
Gazete köşelerinde ve TV ekranlarında iktidardan çok Cumhurbaşkanını manevi değerlerle süsleyerek savunanların aslında kul hakkı yedikleri veya haksız kazanç elde etmeleri bir inanç krizi değil de nedir?
Gazeteci dediğiniz kişinin en fazla bir evi, bir arabası olur, eğer ana akım medyada iyi bir konumdaysa. Yerelde ise ev ve araba sahibi olmak oldukça zor; olursa taksitle olur ancak. Fakat yandaşlar içinde yalı sahibi olanlar, yat sahibi olanlar var.
Nasıl oluyor bu maaşlarla bu işler, sorgulayan çıkmayacak mı devlet içinden?
Sayıştay raporlarında devletin ve belediyelerin basın harcamalarıyla ilgili raporlar mevcut ama açıklanmıyor, tabi şimdilik… Açıklandığında özellikle kamu bankalarının reklam harcamaları çok kişinin başını yakacak, hele basılan ama dağıtılmayan dergilerde hangi gazetecilere neler ödendiği çıktığında neler olacak neler?
Yandaş gazeteciler konusunda sadece Sedat Peker konuşurken, şimdi kaçak iş adamı Sezgin Baran Korkmaz da eklendi ve elindeki ses kayıtları olduğunu ifşa ettiğini, bu yüzden Haber Türk TV kanalı Veyis Ateş’i uzaklaştırdığını yukarıda yazmıştık.
Peki,
Sezgin Baran Korkmaz hangi gazetecilere kaç para verdi? Bu gazeteciler hangi imkânlardan yararlandılar?
En önemlisi Baran Korkmaz’ın otelinde kalan gazetecilerin, bürokratların ve siyasetçilerin hangi görüntü kayıtları var?
Bu yaz oldukça sıcak geçecek.
İktidar gerçek gazetecilerle çalışmadığı sürece bu tür olaylarla daha çok yıpranacak, gemi su almaya başladı.
Davasını satıp gelen ister gazeteci olsun, ister başka meslekten hiç fark etmez; bir kere sattıysa hep satar. Sedat Peker küresel fenomen olurken, yıllardır AK Partinin pastasını yiyenler sus pus oldular, tek bir kelime söyleyemiyorlar sıranın kendilerine geleceği korkusundan ama korkunun ecele faydası yok.