Şüyuu vukuundan beter haldeyiz!
Türkiye olarak öyle zor günlerden geçiyoruz ki, kim doğru kim yanlış söylüyor anlamak çok güç, hele ki siyasi ayrışma doğruların dahi kabulünü engelliyor artık.
Şüyuu vukuundan beter; “Gerçek olmayan bir işin dilden dile dolaşması, gerçek olmasından daha kötü, daha zararlıdır” anlamında kullanılan eski bir deyiş.
Geride bıraktığımız haftada öncelikli gündem GARA’de yapılan operasyon, ekonomi ve siyasi kavgalar oldu. GARA operasyonuyla alakalı olarak yeni bilgiler devlet protokolünden geliyor gelmesine lakin her yeni açıklama bir öncekini tartışmaya açık bırakıyor.
Ankara siyasi kulislerinde GARA operasyonu konusunda Erdoğan’ın çok öfkeli olduğu konuşuluyordu. Lakin Erdoğan, öfkesini artık gizlemiyor.
Peki, Erdoğan’a operasyon öncesinde neler söylendi, iş müjde vermeye kadar gelmişti.
Kulislerde iktidara yakın kaynaklar ordu içinde Avrasyacı ve NATO’cular arasında mücadelenin halen devam ettiği ve Erdoğan’ın bilerek yanıltıldığını yorumluyorlar. Bir başka konu ise Milli Savunma ve İçişleri bakanlarının arasındaki mücadele olarak görülüyor başarısızlık.
GARA operasyonu tartışmalarında ordunun yıpratılmaması konusunda devletin zirvesinden duyarlı açıklamaları pek duyamadık. Çünkü siyasi mecrada öylesine sert tartışmalara neden oldu ki bu ayrıntı gözlerden kaçtı.
Operasyonu gerçekleştiren personelin verilen görevi yerine getirdiğini bilmek gerekir. Emir neyse o uygulanmıştır, başarısızlıktan söz edenlerin özellikle askerin moralini bozmadan eleştirilerini yapması daha yapıcı olacaktır kanaatimce.
Operasyon sonrasında iki bakanın muhalefet parti liderlerini ziyaret ederek bilgilendirmesi muhalefetin tansiyonunu düşürmeye yetmedi. Oysa operasyon başlamadan bilgilendirme olsaydı, sonuç ne olursa olsun bu kadar en üst perdeden eleştiri yapılmazdı. Devletin yaptığı her operasyonu; sonuçta, muhalefet ya destekledi ya da sessiz kaldı. Bu gerçeği Erdoğan’ın yanındaki danışmanlar atlamış olacak.
Unutmayalım ki rehine kurtarma operasyonları, devletin gücünü ve kararlılığını gösteren operasyonlardır.
İsrail, 2005 yılında Hamas tarafından kaçırılan askeri Gilad Şalit için tam 1027 tutuklu Filistinli’yi serbest bırakma taahhüdünde bulunmuş ve 447’sini hemen serbest bırakmıştı. Bu olay İsrail- Hamas takası olarak tarihte yerini alırken sonrasında Filistinli kardeşlerimiz özgürlüklerine kavuşmuş olsalar da günümüzdeki sonucu ise Kudüs’ün elden çıkması olmuştur.
Derler ya; devlet gerekirse pire için yorgan yakar. Aslında yorgan değil; tek bir vatandaşı için evi, gerekirse mahalleyi yakması gerekmez mi?
Ekonomi ve siyasete bakarsak; siyasette tansiyon, ekonomide enflasyon yüksek. Esnaflar meydanlara iniyor, zincir marketlerin kar marjları çıkıyor.
Tüm gerçekleri endirekt olarak anlatma yerine gündemi değiştirmek için öyle manevralar yapılıyor ki, adeta şüyuu vukuundan beter haldeyiz.