Ümit Ozdağ’dan çarpıcı ‘ABD’ açıklaması
Ümit Özdağ: Saray Rejimi iktidardan gitmemek ve Sarı Muhalefet iktidara gelmek için ABD’ye teslimiyette yarışıyor.
Yeni Parti kurma çalışmalarını sürdüren İstanbul milletvekili Ümit Özdağ, Biden’ın sözde Ermeni soykırım açıklaması sonrasında Erdoğan ve muhalefet partilerinden gelen tepkileri haberiniz.com.tr’ye verdiği özel demeçte değerlendirdi.
ABD Başkanı Biden’ın 24 Nisan 2021’de yapmış olduğu sözde Ermeni soykırımını tanıyan açıklaması üzerine Türkiye’de yoğun tartışmalar çıktı. İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı ABD’ye sert çıkmamakla suçladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türk-Amerikan ilişkilerinin mevcut doğasını şöyle özetleyebiliriz. Saray rejimi iktidardan gitmemek için Biden’a teslim oluyor. Sarı muhalefet ise Biden’ın desteği ile iktidara gelmek için ABD’ye teslim oluyor. Saray rejimi de sarı muhalefet de Türkiye’nin milli menfaatlerini savunmak konusunda acizler.
Erdoğan’ın Biden’ın sözde soykırımı kabul eden konuşması sonrasında yaptığı açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan’ın nasıl Trump’ın Erdoğan’ı kişi olarak hedef alan hakaretler ile dolu mektubuna cevap veremedi ise bugünde Biden’ın Türk milletine hakaret eden mektubuna cevap verememiştir. Ekonomiyi kötü yönetim ile çökerten, kişisel serveti ile ilgili uluslararası planda tartışmalar olan, Halkbank davasında sıkışan Erdoğan’ın ABD Başkanının açıklaması sonrasında verdiği cevap tarihsel bir diz çöküşten başka bir şey değildir.
Biden, insanlık tarihinde sadece Hitler döneminde Almanya’nın Yahudilere karşı yapmış olduğu soykırımı şimdi Türk Milletinin üzerine de suç olarak atmıştır. Bu küçümsenecek, geçiştirilecek bir karalama değildir. Politik hatta jeopolitik sonuçları olacak bir adımdır. Erdoğan’ın bu adıma karşı verdiği cevap ise Biden’ın kendisini evinde ziyaret edecek kadar nazik bir insan olduğu ve Haziran 2021’de NATO zirvesinde bir araya geldiklerinde “İki ülke ilişkilerini zehirleyen konuları bir kenara bırakarak bundan sonrasına yönelik nasıl adımlar atacağız buna bakmamız gerekiyor” demiştir. Bu diz çökmek değil ise nedir diz çökmek…. Zaten yabancı basında da Erdoğan’ın Biden’a teslim olduğu ifade edildi.
Peki, Erdoğan’ın ifadesi ile ilişkileri zehirleyen konuları bir kenara bırakmak nasıl mümkün olacak?
Önce Türk-Amerikan ilişkilerinde ilişkileri zehirleyen konulara bakalım. ABD’nin Suriye’de PKK/YPG’ye destek vererek, Barzani-Talabani’ye 1990 ve 2000’li yıllarda kurdurduğu Kuzey Irak’a benzer bir yapıyı Suriye’nin kuzeyinde kurdurma politikası üzerinde durmalıyız. Sonra sıra Türkiye ve İran’a gelecek. Durum bu kadar açıkken Erdoğan PKK’istan projesini nasıl bir yana bırakacak…
İkincisi ABD’nin FETÖ’ye devam eden desteği. Türk devletine komplo kuran, sırlarını çalan, parlamentosunu bombalayan, darbe yapan bir terör ve casusluk örgütü… Türkiye’nin egemen devlet olma niteliğini sorgulayan S-400’ler konusunda nasıl uzlaşacağız ABD ile.. Sonuç olarak Erdoğan NATO toplantısı öncesinde Biden’a sözde soykırım gibi bir millete yapılabilecek en ağır hakaret sonrasında teslimiyet içinde olduğunu göstermiştir.
Muhalefet partilerinin tavrını nasıl buluyorsunuz?
Erdoğan iktidarda kalmak için Biden’ın desteğine ihtiyaç duyarken, sarı muhalefette Biden’ın desteği ile iktidara gelme çabası içinde. Sarı muhalefet Biden’ın 16 Aralık 2019’da adayken yapmış olduğu “Türkiye’de muhalefeti destekleyerek Erdoğan’ı devireceğiz” açıklamasına çok bel bağlamış durumda. Bundan dolayı ABD’yi üzecek hiçbir açıklama yapmadan uslu çocuğu oynuyorlar.
Siz, Türk-Amerikan ilişkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
Türk-Amerikan ilişkileri Soğuk Savaş sonrasında stratejik ve jeopolitik zeminini büyük ölçüde yitirmiştir. ABD’nin Soğuk Savaş’ın hemen bitiminde başlayan Irak savaşı sonrasında Kuzey Irak’ta bir Kürdistan inşa politikası ile birlikte Türk-Amerikan ilişkileri 1991’den buyana sürekli gerilim-yüksek tansiyon-kriz ekseninde gelişmektedir. 1 Mart tezkeresi ile Amerikan kuvvetlerinin Türkiye’den geçmesinin reddedilmesi, Süleymaniye’de Türk Özel Kuvvetler karargahına baskın, ABD’nin FETÖ eli ile Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını yaparak TSK’ya AKP-FETÖ destekli saldırması ve şimdi Suriye’nin kuzeyinde PKK’istan inşası, Doğu Akdeniz’de Yunanistan yanlısı tutum, kritik mühimmat ve kritik askeri teknolojilerde ambargo son 30 yıla damgasını vuran gelişmelerdir. Dürüst olursak her iki tarafta “müttefikmiş” gibi yapıyor.
Peki, durum bu kadar vahim ise ilişkiler nasıl şekillendirilebilir?
Türk-Amerikan ilişkilerinde gereken ABD-Çin eksenindeki yeni bir küresel çatışma oluşurken Türkiye’nin Avrasya’daki meşru çıkarlarını ve haklarını kabul eden bir anlayışın Washington’da kabul görmesi gerekiyor. Üstelik jeopolitik gerekçeler ile Washington’un Ankara’ya duyduğu ihtiyaç Türkiye’nin ABD’ye duyduğu ihtiyaçtan daha fazla. Küresel jeopolitik denklem yeniden kurulurken Türk-Amerikan ilişkileri yeniden dürüstçe tanımlanmalı. Ancak Saray Rejiminin milli menfaatlere değil, Müslüman Kardeşler ideolojisine dayanan dış politika uygulaması Türkiye’nin dış politikada etkinliğini azaltıyor, manevra alanını daraltıyor, milli gücümüzü köreltiyor. Sonuç olarak, ABD, Saray Rejimi ve sarı muhalefetin düşündüğü kadar güçlü değil. Türkiye de Saray Rejiminin ve sarı muhalefetin düşündüğü kadar zayıf değil.
(haberiniz.com.tr)